Eski filozofların zamanı
dörttür. Altın çağ, gümüş çağ, tunç çağ, demir çağ. Gittikçe ucuzlayana,
sönene, değerini yitirene doğru bir yolculuk bu.
Teoloji ise bunun tersini
söyler. İlk peygamberden, son peygambere kadar gelişen tekamül süreci var. En
son din em mükemmel hale gelmiş dindir.
Özlem, birincisinde altın
çağadır. Altın çağsa onlara göre mutlu
ve gönlü doyurmuş altın bir kaynağadır. Her taraftan bal ve ışıl ışıl ırmaklar
akmıştır. Yitik Cennet orasıdır.
Bizde ise yitik cennet,
asr- saadettir. Ne dağlardan süt ve bal akmıştır ne de zevk ü sefada bir zirve
yaşanmıştır. İnsanlık, adaletle, derinlikle, sadelikle ve hakikatle
buluşmuştur.
Bu da bize gösteriyor ki,
ne Avrupa’da ne de bizde bir tekâmülden bahsedebiliriz. Tekâmülün zirveleri
çünkü mazidedir.
Olsa olsa bir değişimdir,
olup biten.
Y.T.