26 Ağustos 2016 Cuma
24 Ağustos 2016 Çarşamba
MİLLET 6
Batı aydınlanmasının ihtiyaç duyduğu millet tanımı ‘national’
kavramıyla inşa edilmiştir. Osmanlının çöküşünden itibaren biz Müslümanların
İslami geleneği temel alarak oluşturduğu millet anlayışı düşüşe geçmiştir. Bu
düşüş, bize, mutlak manada kendi kavramlarımıza olan güvensizliği; akabinde kendileri açısından yükselişe durmuş başka uygarlıklardan millet terimleri ihraç
etmeyi salık vermiştir. Bugün anlaşılıyor ki, bu tür yönelimler, bizi çöküş
bakımından daha da derinlere çekmekten başka işe yaramıyor.
Önce milletin bir kişilik, bir ortak haleti ruhiye olduğunu kavramamız
gerekir. Ancak ‘national’ terimiyle eleştirdiğimiz sığ ve ruhsuz millet
kavramına bu kez de tersinden yaklaşarak Müslümanları neredeyse nihilizme
sürükleyecek bir söylemle cevap veremeyiz. İşte İslam Milleti kavramı da
bunlardan biridir. Millet çünkü bir kişilikle hayat bulur. Esinlendiği,
kendisini hakikatiyle özdeşleştirmeye ve yol tutmaya çalıştığı bir kişilik
etrafında mayalanır. Ortak bir tarihe sırt verir. Ben tarihimizin
geleneksel şifreleri itibariyle İslam Milleti adlı bir kavrama hayat vereceğini
düşünmüyorum. Din Milleti diye bir şey, tarihimizin hiçbir döneminde
yaşanmamıştır. Biz, Muhammedi bir milletiz. Millet olma anlayışımız da hep
buradan ihya edilecek, nefes tazeleyecektir. Sezai Karakoç, insanlığın
başlangıcını alır Hz. Adem’e kadar götürür.
İnsanın tarihini peygamberler tarihiyle açıklamaya çalışır. Ancak millet
kavramının tarihi için aynı şeyi yapmaz, bunu karşılamak için İslam Milleti
kavramını kullanır. Oysa, Madem insanlık tarihi peygamberle başlar, millet ıstılahının tarihi de aynı şekilde başlamalıdır.
Y. Türk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)