31 Mayıs 2014 Cumartesi

TEKERRÜR



Hakan Arslanbenzer, Fayrap’ın son sayısında, Aykut Nasip Kelebek’in ilk şiir kitabına değinmiş.  Aykut Nasip Kelebek’e haksızlık etmiş. Ki bir eser hakkında, bir şeyler yazılıyorsa, onun nesnel bir temele de ihtiyacı vardır. Bir eser için ‘bu zırvaların şiir mi yoksa başka bir şey mi oldukları ‘sonradan anlaşılacaktır gibi bir anlama gelecek sözler söylemek,  biraz, karartma işlemine girme manasındadır.  Üstelik Aykut Nasip Kelebek’in şiirleri gerçekte, hem biçimde hem de bize ait olan şeyleri kavramada oldukça yüklü şiirlerdir. Lirik, Pathos bir damara dayanır. Bu açıdan derindir de.  Ethos kuvvelerle şiir yazanların, lirik şiire olan mesafeleri anlaşılır. Birbirleriyle kıyasıya mücadele ettikleri de doğrudur,  iki anlayışın. Yine de bu savaşı yapmanın bazı ilkeleri vardır.  Bizim şiirimizde şu bir gerçektir. Lirik şiir yazanlar ethos’u; ethosçular da lirik şairleri, istisnalar hariç, asla sevmezler. Hatta birbirlerini şairden saymazlar.  Diğer yandan son dönemlerde ethos’a, dilin bozuntuya uğratılarak sokulduğu  ve  lirik şiire de antropoformik unsurların girdiği doğru. Aykut Nasip Kelebek şiirinde, söylediğimiz ikinci şeyden kırıntılar var. Tespitime kimsenin kırılmamasını isterim. Herkeste hata vardır elbet. Bu aralar, Bişr- i Hafi'  okumak, hepimizin ihtiyacı. Bir şeyleri yenmek adına. Bunları Aykut Nasip sonraki baskılarda yok edecek. Kendisinin de bu konuda şikayetleri var.  Sade bir iki kelime değişikliğiyle halledilebilecek şeylerdir, bunlar da.    Mistisizm ile şehvet bileşkesininse Aykut Nasip Kelebek şiirinde, Hakan Arslanbenzer’in belirttiği gibi olduğunu düşünmüyorum. Yani büyük aşka kapı aralayan biraz da dünyevi aşklardır aslında. Örneğin Leyla ile Mecnun gibi mesela. Önce Dilara sonra ver elini Allah'a, olma durumu yani.  Bunlar yaşanmadan büyük aşka kapı aralanır mı? O biraz zor.  Hakan Arslanbenzer de bir metninde demişti. ‘Cinsel ilişkide vahdet sınırı var.’ Bu, insanın varoluşuna dahildir. Bu olmadan o olmuyor.  
 
Temelde lirik ve ethos şiir çatışmasıdır bu. Ve birine fazla asılmak ya da aşık olmak görmeyi engelliyor. Bu çatışma yeni bir şey de değil. Dün, lirizme ustası büyük şair Necip Fazıl, bir başka büyük şair Mehmet Akif’i sahip olduğu ethos sesten dolayı, edebiyat mahkemelerinde, şair olarak görmediyse; bugün de Hakan Arslanbenzer, Kelebek’e, farklı ebatlarda,  aynı stratejiyi uyguluyor. Durumu böyle algılamak gerekiyor.


Yeprem Türk