Bu yıl epey dergi okudum. Bunun bana
masrafı ağır oldu. Hakan Arslanbenzer, Buzdokuz okumak
istediğini ama derginin fiyatının 20 lira olduğunu duyunca almaktan
vazgeçtiğini söylemiş. Ben kırk lira verdim, ikisini de aldım. Dergilere ve
kitaplara verdiğim parayla İstanbul’da bir daire satın alınabilirdi.
Ama Hakan Arslanbenzer, Buzdokuz’u okumamakla
bir şey kaybetmiş olmaz. Son beş yıldır, neredeyse tüm dergileri sayı sayı
okudum. Ama artık dergilerdeki metinlere güvenim de sarsıldı. Çünkü serdedilen
fikirler genellikle ya çalıntı ya da modifiye işi.
Örneğin Buzdokuz’un iki sayısında öne çıkan
peotik görüşler şöyle: (Bir kısmını daha önce yazmıştım.)
- Hakim estetiğin
reddi ilkesi: Bir Orhan Veli klasiğidir.
- Çıkmazlık:
Yücel Kayıran’ından epey duyduğum şey. Kayıran, aporia, der.
- Şiirde
çıkarsızlık, karşılıksızlık: Eren Safi bir ara Fayrap’ta Allah
rızası için şiir başlıklı bir metin yazmıştı, o anlamda bir şey.
Tek özgün olan fikri ise derginin, şiiri
oyun içinde görmesidir. Necip Fazıl’ın ‘Anladım işi, sanat
Allah'ı aramakmış / Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış...’ sözünün çelik çomak kısmına sahip çıktığını ciddi
ciddi beyan etmesidir.
Yeprem Türk