24 Mart 2019 Pazar

YÛSUF EL-HAMEDÂNÎ


Zihnim ve kalbim, Horasan’ın çiçekleriyle temiz hava üzere bir araya gelirler, zikirler içre yüzünü örerler. Gözlerin, yüzünün dağları üstü güneş gibi doğunca sanki çağımızın ovalarına durmuş insanları selamlar.

Gönül ve fıtrat, tabiatı  gereği, erenlerle yarenliği murat eder.
O erenler ki ufkumuza doğru uçan kuşî sözler bırakırlar.

Şimdi buradaysalar, kaderledir, aşkladır. Kimse doğmaz gönülden gönüle yazıyla turayla, âşıklar bunu söylerler.

Yûsuf El-Hamedâni çağında aşkın ve fıkhın iki kolundan biridir.

Kapısında erenler, aşkın masum kuzusudurlar.

Hakikâte hep bir bilginin sırtına binip giderler aşk üstünde geri dönerler.

İnsanın tabiattaki yeri gibi halden hale hep seferiler.
Bilginin şelale halini severler. Aşk aşını bilgiyle harmanlarlar.

Yalan, hep uydurmak hep uydurmak derdinde; hakikâtse meseleyi bitirmek, bilirler.

Ömrü bir şükür neşesi olarak gördüler. Üzüntülerini bile sevinç yazısıyla yazdılar.

Âşıkları, göğüsteki kızgın kumlara basarlar.
Âşıkların ateşte evi var.

Bahtiyar ömürleri mum gibi yana yana kısalır.

Y.Türk