ÜSTAD
Üstadın
yüreğinin üstü başı yaraydı.
Kudüs
ile acayip bir rabıtası vardı. Kudüs’le beraber yaşadı, beraber düştü, beraber
umutlandı.
İlk
yarası Kudüs idi. Sonra bu yara diğer kardeş yaraları da çağırdı: Irak, Suriye,
Afrika, Balkanlar…
Metinlerinde
hep buraları gezdi. Pakdil’in yazıları ve gönlü bu coğrafyalarda gezerken çok
çarık eskitti. Bazen yalın ayak gitti, gitti.
Kelam
onda kendisini hiç yormadı. Söz, onun üzerinden kendisini dedi.
Lafını
özgün söyledi, üslubunu kendi bildi.
Yazılarının
dumansı bir tadı, kalbe gönle karışan bir rayihası vardı.
Yazdıkları gerçeğin ta kendisiydi.
Yazdıkları gerçeğin ta kendisiydi.
Sözüne ne sıcak yollarda yazı meleği su verdi. Onu kaynağa erdirdi.
Yüzü
Muhammedî cemaldi.
Farz
üstünde, sünnet üstünde, aşk üstünde durdu ömrü.
Neşeyi
seven bir fıtrata meyyal olmasına rağmen Ümmetin sıkıntıları sebebiyle pek yüzü
gülmedi.
Ayakta
kaldı, bazen de yıkıldı. Ki Allah insanı ihtiyacına göre yıkardı. İhtiyaç üzere
de kaldırırdı.
Müminin
umut arazisini hep suladı. Suladı. Yılmadı.
Kitapları
bu umut tarlasından hasat edilmiş bir külliyattı.
Tarih
18. 10. 2019 idi.
Allah
rahmet etsin, Nuri Pakdil vefat etti.
Dünyadan
büyük bir üstad geçti.
Kuruluş Dergisi