Yıllar önce İsmet
Özel, bir şiirinde söyledi. Gazetelerin kelimeleri tutukladığını, kısırlaştırdığını. O
zaman için bu doğruydu. Gerçekten, gazetelerle
bir millet kelime fakirliğine nasıl sürüklenir? Geçmiş yıllar içinde görüldü. Ancak şimdi
durum çok farklı. Gazeteler günlük çıkmalarına rağmen dergilerde gördüğümüz
fikir atraksiyonlarından çok daha önde. Bu bakımdan edebi dergiler zayıfladı. Gazeteler
güçlendi. Edebiyat dergisinde bir fikir
takibi yapmak neredeyse hayal gibi. Mesela Hareket dergisi güçlü bir fikir
dergisi olarak var oldu. Diriliş hakeza müthişti. Ölüyü
diriltti. İnsana değişik
türlerde de olsa bir çeşit yol haritası
sunmakla ödevliydi, geleneksel dergicilik. Mavera ve Edebiyat dergisi
de farklı görevler ifa etti. Üstelik bunlar hayati görevlerdi. Birer görev söylemine sahip
namlarıyla tarihteki yerlerini aldılar.
Hareket dergisinin son
ucu şu an
için İtibar
dergisi içindedir. İsmet Özel çünkü, Nurettin
Topçu’dan aldığı ipi radikalleştirdi.
Ya da bitirdi. Söylediği doğruları
bile aynı radikallik içinde kaybolup gitti, Özel'in.
Bu çizgiye olan güveni sarstı, İsmet Özel. İtibar dergisi, Anadoluculuk
kanalına eski itibarını tekrar iade edebilir mi? Hayır. Çünkü İtibar
dergisinin bu tür söylemleri taşıyabilecek ne
bir şairi ne
de bir düşünürü
var. İbrahim Tenekeci bu tür işleri Mehmet Emin kadar ancak başarabilir. Lütfi Bergen’le denendi ama o da olmadı. İsmail Kara ise, bir biyografi ya
da geçmiş zaman
fikirler yorumcusudur. Belki Hakan Arslanbenzer, Anadoluculuğa tekrardan ruh üfleyebilirdi.
Çalışkandır, şairdir,
müthiş bir
yorumcudur. Ancak ona da bazı dergiler,
itibarsızlaştırma
üzerinden giderek engel olmaya çalıştılar.
Başardılar
da. Sanırım bu baskıda, her alanda etkin
bir varlık göstermek isteyen gülen cemaatinin dergilerle yaptığı
işbirliğinin etkisi var.
Edebiyat dergisiyle son bulan
fikirci dergi geleneğinin sona ermesinin temelinde bu
türden ilişki ağı yatıyor. Önce Anadoluculuk bitmeliydi, sonra Diriliş geleneği kapatılmalı, bazı dergiler üs olarak kullanılarak
edebiyat sahası bazı anlayışlar lehine genişletilmeliydi. Çünkü Büyük Doğu,
Diriliş, Mavera, Edebiyat derken koşar
adım giden bu büyük şahlanış
birileri tarafından durdurulmalıydı. Şu an edebiyatımızda otuz yıllık bir
boşluk var. Bu boşlukta Avrupa ve Amerika’nın payı nedir? Bilinmez. Büyük ihtimalle böyle düşünüldü.
Şimdi ne var? Ortam tekrardan hem bir
fikrin davasını güden hem de fikir şairliği yapmak
isteyen dergilere açılmış durumda. Çünkü mafyatik
edebiyat ilişkileri bitmiş
vaziyette. Bulanık su duruldu
yani. Karanlık ilişkiler ağına
takılan edebiyatın üstünden sisler dağıldı. Aslında ortamda bir üretimin olmadığı da
görülebilir bu ara. Mavera ya da Edebiyat dergisi döneminin ferahlığı ve
açıklığı var
gibi de diğer yandan.
Adem Kalan