
Erkan Kara, bilmeyenler bilsin diye söylüyorum. İnancını değişik, zor geçitlerden geçerek kollamış
birisidir. Kültürel bir Müslümanlığı yok her bağlamda. İnancını her daim, belli
sınırlar dahilinde muhafaza etmeye çalışır. Çaba gösterir. Garantici değildir.
Korku ve ümit arasında yaşar hayatını. Zaten şiirlerinde de bu hissediliyor.
Onun, konuşmalarını kıssalarla süslemeyi sevmesi, bu sık sık yapılan
tazelenmeyle alakalıdır. Aslında bilge bir tarafının olması şiirlerinin biraz
da bu özelliğinden kaynaklanır. Mesela çoğu şiiri, temelde ya böyle bir kıssayı
hatırlatır ya da özlü bir söze dayanır. Bu anlamıyla, tarihi gençleştirebilen
ender şairlerdendir.
Erkan KARA |
Aklında ne var Erkan
Kara’nın, bilmiyorum ama, İbni Arabi ya da Heinrich Heine tarzı alim ve şairlere
sarılmış durumda şu an için Erkan Kara. Sanırım konuşkan, bilgelik şiirlerini
tamama erdirmeye çalışacak? Derin bir nefes alıp yola bir kez daha çıkacak.
Bu işin sonunda, şiir diye bir şey yoktur, diyebilir. Çünkü
konuşmalarında ara ara bunu sezdiriyor. Hakikaten bu durum ise, beklemeye değerdir
Müzik, Erkan Kara’nın
şiirinde önemli bir yer tutuyor. Vazgeçilmezidir şiirinin, müzik. Bir müziği
olmayan bir şairden bahsetmek de mümkün müdür? Hayır. Aşağı yukarı her şairin
az ya da çok sese, müziğe yaslandığı bilinir. Soyut için de somut içinde bu
böyledir. Ancak Erkan Kara şiirinin müziği elde ediş yöntemi farklıdır,
diyebiliriz. Tiz değildir mesela. Sizi yormaz, şiirinin sesi. Efendimiz
(sav), bilge adam, kalender tavır,
sükut, bazen bir doğa resmi, çöl, İstanbul. Tatlı bir meltemle şiirin içinden
belli belirsiz geçip giderler. Teknikte de muhtevada da böylesi bir iklimin
şiirini yazıyor Erkan Kara.
Adem Kalan