8 Temmuz 2015 Çarşamba

Madde 14:


Kahraman eksenli siyaset Peygamber Üçüzleri ve tek millet Siyaseti’dir. Bu üçüzler: Arap, Kürt, Türk.

Batılı şefler tarafından Osmanlı Devleti’nden sonra kahramana dayalı eksen, iki boyutlu dağıtılmak istenmiştir. Birinci boyut kavmiyetler, ikinci boyut mezhepler bazında amaçlanmıştır. Aslında bu iki boyutta farklı zamanlarda ve ayrı aşamalarda birbirini takip etmiş ve  derinleştirmiştir. Gerçekte Batılılar ruhumuzda yatan siyasete bizden daha aşinalar.  Onların modern çağda bile   Selahaddin Eyyubi  benzetmesi yapmaları boşuna değil. Bu algı onlarda derinliklere sirayet etmiştir. Böyle bir şeyi biz unutsak onlar bize hatırlatıyorlar. Belki bunu bilmeden yapıyorlar, bilinçaltlarından konuşuyorlar. Bu yüzden İslam topraklarına nerede nasıl hangi fitneleri ekeceklerini pekala bilirler. Örneğin Anadolu yapışıkları’nı yani Türk ve Kürtleri kavmiyetçilik üzerinden ayıramadıkları zaman Leninizmi,  ateizmi öne sürerler. Şimdi bu da olmadı. Ve onların son planları daha var. Kürtleri Sünnilikten uzaklaştırıp ayrı bir uydurma mezhep üzerinden sınamak. Araplara Vehhabilik, Kürtlere de şu mezhep hesabı yapacaklar. Ve böylece kahraman eksenli siyasetin iflasını açıklamak isteyecekler. Çünkü kahraman eksenli siyaset  temelde ayrılamaz, bir peygamber üçüzleri siyasetidir.

Yeprem Türk

6 Temmuz 2015 Pazartesi

ARA CEVHER


'...Madenlerle bitkiler arasındaki geçit varlık mercandır.  Çünkü mercan katılıkta taş gibidir ve bitki gibi çok küçük parçalar halinde denizin dibinde bitip suyun üstüne çıkıp sertleşir. Bitkilerle hayvanlar arasındaki geçit varlık hurma ağacıdır. Hurma bir bitki olmakla birlikte, tıpkı hayvan gibi erkeğine yakın olmadıkça meydana gelmez.Başı kesilince ölür, kurur, yaprak ve meyvesi kalmaz…’

Bunların her birinin kendi türlerinin en yüksek derecesine ulaşarak insanlık aşamasında son bulması önemlidir. Dikkat edilmesi gereken şeyler burada geçit varlıklardır. Siyasamızın son yüzyılda geldiği yeri belli etmesi açısından İbrahim Hakkı Haz.’lerinin Marifetname’sinden aldığım bu pasaj tersinden de olsa iyi bir örnektir. Aynı silsile siyaset üzerinde hakimiyet kurabilecek güçlü bir zincirdir. Birçok işin, disiplinin, alanın doğasında aslında aynı vaziyet görülür.  Çünkü Meşrutiyetle başlayan siyasal düşüş birileri tarafında son şeklini alana kadar devam etsin istenmektedir.

İçinde olduğumuz siyasi iklimde, her millette olduğu gibi, Osmanlı'dan muhtariyete doğru gizli bir yol vardır. Ve burada ara cevher cumhuriyettir. Cumhuriyet siyasası üzerinde fazla gidecek ve onun mantık ve yordamına alışacak bir  Türkiye’nin bu cevhere alışmasına müsade edilmemelidir. Vakit bir sonraki adım adına Türkiye’nin bu ara cevherden  artık uzak tutulması zamanıdır. Yoksa bugün birçok siyasi parti bu dönüşüme hazır hale gelmiştir. CHP buna en açık partidir.  CHP’nin ipleri İran’ın elinde olmasına rağmen bugün Türkiye  içinde bir partidir.  HDP’ gelecekteki sinsi planları adına şimdilik Türkiyelileşme numarası yapar durumdadır. Selçuklu ve Osmanlı’dan gelen ana akım siyasi geleneğe havlu attırmaktan başka muratları yoktur aslında bu öbeklerin. Bu bapta cumhuriyet kavramı yerine devlet lafzı konulmalıdır. *

 Diğer bir önemli husus ise ordu ve asker üzerinedir. Ordumuz yüzyıldır hareketsizdir. Merasim ve müsamerelerle dolu basit yetenekler alanına  hapsedilmiştir. Bilirsiniz adamın ademlik özelliğini koruması için en az kırk günde bir de olsa et yemesi tavsiye edilir. Orduların da kendilerine özgü böylesi periyotları ve ihtiyaçları vardır. Bu cesaret ve yetenek etidir. Bizim ordumuzda genelde bu, Haçlıların türlü oyununa belli bir süre sonra karşı koyma mecburiyetinde gerçekleşir.  Mehmetçiklerimize bu eti en son Kıbrıs Barış Harekatı’nda Ecevit yedirdi. Ve bu et, hak edilmiş ve zamanı gelmişse yenilmelidir. Bu etin adı: Zulme ve yıkıma karşı durmak, adalet tesis etmektir. Mehmetçiklerimiz  Suriye’ye bu tarihi görev ve bilinçle  girmelidir.

 *Belli bir vesayet altında olan Cumhuriyet demokrasisi, Türkiye’de bu zincirini kırarak halkın doğrudan yönetim etkisine dayanan devlet demokrasisine dönüşmüştür.


Adem  Kalan