Hakan Arslanbenzer'in “Kültürümüzün
çatışan iki kutbu: Vahdet-i Vücud ve Daire-i Adliyye” başlıklı makalesiyle ve İtibar dergisinde yayımlanan İhsan Fazlıoğlu'nun metni karşılıklı değerlendirilmeyi hak ediyor. Aslında iki yazıda da bir kurma işi var. Metafizik mesela yeni, modern dilde yeniden fark ediliyor, Fazlıoğlu'nun metninde. Arslanbenzer, siyasi tarafından yaklaşıyor aynı meseleye. Metafizik algı dumura uğrar ama metafizik eskimez yani. İki metinde de insan; kültür, kişilik, devlete durma biçimiyle irdelenmeye çalışılıyor. Sonra bu metinlere etraflıca değinmek lazım aslında.
Salih Can
Lirik şiiri önceleyen dergilere bakıyorum da lirizm denilen
şeye yazık ediliyor. Lirizmin ben bugün aklı başında olduğunu düşünmüyorum.
Nasıl bir sarsıntı geçirir de kendisine gelir lirizm, kestiremiyorum da.
Günümüzün lirizmini ve kapitalizmini ve hazcılığını çoğu yerde kol kola görüyorum. Sanki aynı
soydan gibiler şeklinde poz veriyorlar. İnsanı ayakta tutmak gibi amaçları yok,
bunu kesinlikle seziyorum. Lirizm çünkü aslen bir fedaidir. Gerçek aşkın ya da
fikrin mesela. Şehvetin, cinnetin, şiddetin de. Bu da madalyonun öbür yüzüdür.
Lirizmin en güzel yaptığı şey budur: Fedailik. Kendini çoğu kere düşünür veya düşünmez feda eder lirizm. Bizim
geleneksel lirizm her şeyden evvel imanın,
hakikatin fedaisi vaziyetinde görünür. Çünkü mekan sahibi kimdir, bu, lirizm
için oldukça önemlidir. Mekan, sahibiyle mukayyettir. Ve bu mekanın aklını
mantığını güder, lirizm. Bugün mekan sahibi nedir? Lirizm denen şey, çağımızda
bunu düşünmüyor bile. Kimin fedaisi akletmiyor? Eline keskin bir kılıç
verdiğinizde lirizmin, kesinlikle kesiyor lirizm. Ama işte kimin adına bunu
yapıyor. Hazzın mı, hususiyeti ve akidesi olmayan bir zevkin mi, nefsi
emmarenin mi, şiddetin mi? Yoksa niye bu
kadar, insanın ruhuna bir cıvıklık bir
laletaynlık verir ki, lirizm. Cidden düşünmeyi çok hak ediyor.
Adem Kalan
İhsan Fazlıoğlu’nun İtibar sayı 42’deki akademik
metni, okunması gereken ilginç bir metin. Orada asgari metafizik denen bir kavram var. Yani yüksek metafizik
bilgisinin tersi. Her insanın mutlaka kafa ya da gönül cebinde bulundurması
gereken en az metafizik bilgisi anlamına gelir. Köken bilgisi için şart
koşulur, bu bilme. Geçinmek için asgari ücret gibi bir şey yani. Bunu bilemeyen toplum,
kişi; felsefe bilemez, konuşamaz, anlaşamaz, yaşayamaz. Kısaca insan varlığını
sürdüremez. Bu tür hayati şeyler vurgulanır yazıda. Yine de anlamadıysanız bunlarla
kast edilen şudur. Kuruluş dergisi 8. Sayıdan alıntı yapıyorum. Halkçası, insan
yüzde elli ahiret yüzde elli dünyadır. Aslında bu bir dengedir de.
Adem Kalan