Ezeli ve edebi vahdet, vitaminlerini insan için
artırmıştır. Gelecek ile geçmişin, ruh ile bedenin, beka ile dünyanın tek bir ağacın
dalları üstünde yol aldığı görülüyor. Modern ütopyaların dilinin insanı ne
derece ıskaladığını kişi bu yaşlarda daha iyi anlıyor. Demiyor ‘Balıklar suda
yanlış yaşıyor, onları çayırda otlatayım.’
Kalpte adalet, vücutta nur duruyor.
Tanrı fikrini ve beka duygusunu öldürmek niçindir?
Fen ve tabiata secde ettirmek içindir. Bu yaşta insan, alnının
kıymet ve şerefini anlıyor. Alnı, Allah’a
gece ve gündüz açıyor.
Yaşlılık insanın biraz ahir başıyla
konakladığı yerdir, ten vücutta sönmek üzere olan kandildir. Bu vatana bu yaşta
insan hazırlık yapıyor.
Gelenek adlı yeni yıldız gelene dek, yani kırk yaşına
girene kadar söyleyememişiz:
Ne kadar çok yaşamışız! İki satır bir şeymişiz.
Rahmetli Cahit
Zarifoğlu ‘Gençken kırklı yaşın konularına
bakmalıydık’ demişti. Şimdi aynı pişmanlık bende de var. Gençlikte olgunluğun
temalarını kendimize ülkü seçmeliydik. Bu açıdan kırk yaşım, geçmişime kırık yaşım.
Y.T.