Platon sanatın
nesnesini görünüşler dünyası ve kopyalar olarak tanımlar. Bu konuyla ilgili
düşüncelerini sedir nesnesiyle açıklar.
Sedirin aslı Tanrı’nın
yaptığı sedir ideasıdır. Marangozun
yaptığıysa sedir ideasının bir çeşididir.
Bu sedirin resmini çizense sanatçıdır, ressamdır, şairdir. Üstelik sanatçı, resmini yaptığı sedirin
bilgisine marangoz kadar bile matuf değildir. Bu konuda bilgisizdir.
Ancak Hacı Bayram Veli
bir sanatçı sıfatıyla söylediği şiirinde der ki
‘İnsan bir şehir yaparken yapılır da’. Aslında bu durum, bizim
sanatımızın Platon’un bakış açısıyla
işlemediğini gösterir. Her şiirde
sanatçı şiirini yazarken aslında yazılır da. Yani yaşar ve anlattığı hal üstüne
bilgi sahibidir.
İbrahim Tenekeci, bir şiirinde ‘İnsana son şekli/ dağ başlarında verilmiş
gibi’ derken aslında bir durumu kopya etmiyor. Yaşadığı, soluduğu, bulduğu
kadim bir duyguyu yeni formla bize haber veriyor. Yeni ve orijinal bir haberdir, bu. Kopya
değil. Bizzat o halin kendisidir, çünkü şair. Dizedeki gibi edatı benzetim için
değil, dizeye isabet bakımından olasılık anlamı katmak için kullanılmıştır.Benzetmeci
değildir. Doğruluğu ihtimal dahilindeki bir hissin yaşayıcısıdır.
Y. Türk