İnsanın duygusu ve kemik yaşı birbirine uyar. Allah
korkuyu ve aşkı insana taşıyacağı kadar verir. Korkuda ümitte, aşkta kulun
iktisadını gözetir. İbadette de aynı şey vuku bulur. İnsana, salatının kantarına
uyacak şekilde bir yönelim verir Allah. Salattan salata fark vardır. Ne kadar
insan varsa o kadar da salat var, bünye olarak. Form ise salatta çoğu kez
aynıdır. Fakat her salatın iç dünyası, dağları, ovaları ayrıdır. Allah, değişik
zenginliklerini her kulunda ayrı ayrı saklar. Bunda da rahmet vardır. Her
hazineye örtü gerektir.
Kırk yaşında insan Allah’ın nasıl bir kuludur? Bu
konuda ademden ademe derin ayrımlar bulunur. Necis işlerle hem hal olmuş
insanda, bu yaşlarda kötü işlerdeki olgunluk ve derinlik artar. Tesir büyür.
Eylemlerde keyfiyet öne çıkmıştır çünkü.
Kırk yaşına, beyaz bir hayatın insanı olarak girmek
yaraşır. İbadetin cebiri, bu tip bir insana daha ziyade cevelan eder. Duygu ve
zekayı hamur gibi yoğurur. İnsan, dış alemle olduğu gibi iç dünyasıyla da sık
sık monologa geçer. Düet yapar. Ve manasına bilgelik katar.
Y.Türk