23 Mayıs 2019 Perşembe

BİR AMENTÜ ŞİİRİ & YÜCEL KAYIRAN



SÜHREVERDÎ; EL- MAKTÜL


1.     Münacat

Allahım! Şanın, kutsallığın, dergâhın, ululuğun ve mekanın yücedir.
seçtiğin ve gönderdiğin elçilere daim olarak, insanlığın efendisi ve
mahşerdeki şefaatçisi Hz. Muhammed Mustafa’ya özel olarak salat ü
selam buyur.  bizi  ışığınla başarıya ulaşan ve kurtuluşa erenlerden,
nimetini hatırlayan ve ananlardan, ona şükredenlerden eyle. Bizi
yalnız bırakma, bizi karanlıkla sınama. Işıktan dolayı değildir gölge.

...



Hece dergisinin Mayıs 2019 sayısında Yücel Kayıran’ın oylumlu, derin, hayli etkileyici bir şiiri var. Yücel Kayıran, yıllar öncesinden beri takip ettiğim bir şair. Doksan kuşağının önde gelenlerindendir.  Ve dünya felsefe birikimini şiire yediren belki de en önemli şairlerimizdendir. Geçen sene Efsus’a Yolculuk adlı nehir şiirini okumuştum. Bu kitapta benliğin kültüre, devlete, tarihe hatta Tanrı’ya karşı olan acayip kırgınlığına şahit olmuştum.

Yücel Kayıran, daim kırgınlık taşıyan bir şair. Eski bilgeler, eski âşıklar, şairler gibi. Hallac gibi, Sühreverdi gibi. Ve bu kırgınlık, kullandığı sembollerden, imgelerden tutun şiirin eklerine kadar sirayet etmiştir. Kırgın şairler, idi kipini çok kullanırlar.  Yerli ve yabancı tüm şairlerde bu tutum ortaktır.

Yücel Kayıran’ın kırgınlığı geçmez, silinmez bir şeydir. Ancak Kayıran,  Sühreverdî, El- Maktül şiirinde kırgınlığını erenlerin mecraına taşımış.
Ve bu şiir, büyük bir amentü şiiridir. Açıkça söylemek gerekirse şiirimizi de heyecanlandırmıştır.

Yücel Kayıran’ın önceki şiirleri sadece felsefî bir şiirdi. Sühreverdî El- Maktül ise tasavvufî felsefe şiiridir. Ve  bu şiirde Asya tasavvufu yukardan ve Endülüs tasavvufu aşağıdan gelip  iki ırmak gibi birleşmiştir.

Yunus’unki yayla tasavvufudur, alabildiğine berraktır. Arabî’ninki biraz deniz, okyanus tasavvufu ve bu denizin diğer kıyısında da Yunanlı bilgeler vardır. Ağır ve dalgalıdır. Şiirde bu bahsettiğim bütünlüğün dünyası ve dili hakim.


Yeprem Türk