Kahramanın düsturlarından biri de kendini devamlı ümmetleşerek yenilemesidir. Bizim tarihimizdeki her yeni yola çıkış, geleneğimizdeki yeniden ümmetleşmenin ihyasından başka bir şey değildir. Kişiliğin yeni şart ve imkanlarla tekrarıdır. Bu bizim millet geleneğimizdeki kadim tarzdır. Son yüzyılın ortaya çıkardığı millet içi öbekleşmeler bu işleyişin aksine hareket eder. Yeni yüzyıla girerken bizdeki yeni ihya bu yüzden zorlandı. İdeolojik tutumlar, kriz sayılabilecek ve neredeyse gülünç denilebilecek toplumsal anlayışlar ortaya çıkardı. Ufacık tefecik farklılıklarla, üçer beşer kilometrelik alanlarda yeni millet, devlet terimleri üretildi. Yani eskinin site devletleri tekrar edildi. Bir milletin öz kişiliği bir bozulmaya görsün. Olay, şehir ve şirket milletlerine kadar inebiliyor. Adeta bir takım taraftarlığına benzer pastoral ve marka öbekler bile kendi varlığını bir millet gibi icra etmeye cüret edebiliyor. Bilmiyorum kabileleri, eşiretleri aynı güdüm içinde anmaya gerek var mı? Sanırım yok. Aslında bu tek millet olan büyük kütlenin ne derece aşındırıldığına işaret eder. Günümüzdeki öbeklerin arasındaki kavgaların sebebi, ümmetleşerek millet olma tutumu kaybıdır.
Y. Türk