Yaş 40, insanın girdiği ulu bir mekandır. Hakiki vakti, gerçek çağıdır.
Hava berraktır,
zihin nettir. Açık seçik bilme artmış, değer kazanmıştır. Hatta sırf bu yüzden ebediyet çıplaktır.
Çünkü gençlik denen arabesk iklim bitmiştir. Sevmenin, Tanrı’ya inanmanın, şiirin ve bilimin arabeski kesilmiştir. İnsan,
ulu yalvarış, rıza ve anlayış ve serinkanlılıkla donanmıştır.
Başkalarının ayıpları dışındaki çoğu bilginin perdesi kaldırılmıştır.
Ve bilgi, insanda bir elma doğallığında büyümeye başlamıştır.
Bilgi, kırk yaşına basan insana yeni bir bünye yeni bir vücutla
gelir. Küçük ve önemsiz bir nesneden, yıldızlara değgin anlamlar çıkar.
İçine girip tatlandığın bahçedir, bu yaş.
Korkarak öğrenme yaşı bitmiştir. Bilginin çıkınını cesurca açar, kırklı yaşın görmüş geçirmiş eli.
Etimizi sayabiliriz artık hiç çekinmeden: Mezar Yemişi.
Y.Türk