24 Şubat 2019 Pazar

CÜNEYD-İ BAĞDÂDÎ



Aşk duygusuyum, ben. Bir garip müziğim. Çalınmam, her doğal şey gibi öterim ben.

Kimi aşıkların üstünü sabah gibi açarım. Kimini gece gibi kaparım. Kimini de şekilden şekile sokar, katlar, kıvırırım.

Bağdat’ta gem vurulmaz çığlığım ben. Konya’da tutulmaz bir dönerim ben. Horasan’da, göğse deryaları dökseler, sönmez bir tüterim ben.

Gönül vadilerinde çıngıraklı aktım. Müzik, şıngırtı, ışıltı, neşe dolu bir çuvalım. Dikişlerimi şeriat bilirim. Onu yırtmadan gezerim. Onun izin verdiği deliklerle dolar, boşalırım.

En selli, Cüneyd-i Bağdadi ekolünde akarım. Hallac beni en tiz yerimde duydu, çağıltıma kulak verdi, katıldı, birkaç dikişim yırtıldı. Hallac’ı kurban verdim. Geri dikildim.

Ben şafak vaktini severim. Kızıllığı, ekmeğim gibi yerim. Ona, zaman ağacının en renkli, en güzel çiçeği, derim. Altında deli deli öterim.

Aşkın sesi olurum. Aşk hep doğruyu söyler. Çünkü onun dağ havası gibi okuması yazması yoktur, bilirim.

Özümün kırk atıyla, âşıkların gönül tepelerinde dolu dizgin gezerim. Kuşsu, bulutsu bir ritimim. Rüzgâra âşıkların külünü savururum.


Yeprem Türk