Aşk
duygusuyum, ben. Bir garip müziğim. Çalınmam, her doğal şey gibi öterim ben.
Kimi
aşıkların üstünü sabah gibi açarım. Kimini gece gibi kaparım. Kimini de şekilden şekile sokar, katlar,
kıvırırım.
Bağdat’ta
gem vurulmaz çığlığım ben. Konya’da tutulmaz
bir dönerim ben. Horasan’da, göğse deryaları dökseler, sönmez bir tüterim ben.
Gönül
vadilerinde çıngıraklı aktım. Müzik, şıngırtı, ışıltı, neşe dolu bir çuvalım.
Dikişlerimi şeriat bilirim. Onu yırtmadan gezerim. Onun izin verdiği deliklerle
dolar, boşalırım.
En
selli, Cüneyd-i Bağdadi ekolünde akarım. Hallac beni en tiz yerimde duydu,
çağıltıma kulak verdi, katıldı, birkaç dikişim yırtıldı. Hallac’ı kurban
verdim. Geri dikildim.
Ben
şafak vaktini severim. Kızıllığı, ekmeğim gibi yerim. Ona, zaman ağacının en
renkli, en güzel çiçeği, derim. Altında deli deli öterim.
Aşkın
sesi olurum. Aşk hep doğruyu söyler. Çünkü onun dağ havası gibi okuması yazması
yoktur, bilirim.
Özümün
kırk atıyla, âşıkların gönül tepelerinde dolu dizgin gezerim. Kuşsu, bulutsu
bir ritimim. Rüzgâra âşıkların külünü savururum.
Yeprem Türk