
Neyi?
Zeynep Arkan neo-epik şiir
yazmış. Bağırmış, çağırmış üstelik. Sürdürülebilir bir lüks nereye kadar … yol
üstünde melek bulup eve götüren gibi dizelerle bir zamanlar Heves
dergisinde şiir yayımlayan ve şu an adını dahi hatırlayamadığımız çocukların
söz kurma kumaşını hatıra getiriyor. Kendi çapları kendileriyle sınırla olan
ergenlik şikayetleri sayılır bunlar, şiirden ziyade. Çünkü artık neyine göre
konuştuğunun pek önemi yok, neye göre konuştuğun daha önemli.
Bir de tabi neo-epik şiirde iki
ufuk vardı. Bunlar dillendirildi.Biri M.D.dir. Öbürü Kuruluş dergisinde yazıyor. Onlardan daha önemli, daha hayati bir şeyler
söyleyemez artık neo-epik şiir. Veya günümüz şiiri. İkinci Yeni şiirinden sonra ortaya çıkan tek
akım olan neo-epik şiir buraya kadar yani. Bunlar, Ocak,2014, Kuruluş, sayı 1’de.
Bu arada Tayyip Erdoğan’ı
unutmamak gerekir. Şairlerin yapamadığını o yaptı. AK Parti'den sonra bu ülkede birçok şey değişti.
Ve bu değişiklik algıda, yaşamda ve şiirde farklılaşmaya yol açtı. Bir şey daha
söylesem belki inanmazsınız. Son yıllarda bizde, önceki şiiri sonraki şairler
ortadan kaldırmıyor. Bunu şairler yerine siyasetçiler yapıyor. Mesela son
olanlardan sonra, sorayım size. Bir zamanlar Kürtçülük üzerinden şiir yazan
Bejan Matur, Selim Temo gibi isimler neredeler? Kürtçülük bitirildi ve bu şairler ekarte
edildiler. Ama bu sadece bu isimlerle sınırlı değil.
Neyse.
Atakan Yavuz’un metnine
gelirsek, İmge Hakikatin Lekesidir güzel bir metin. Öğretici de. İmge konusunda
güzel bir yere parmak basmış. Ancak metinde geçen insanları avm’lere,
yaşlıları hastanelere, hastaları kliniğe kapatan çağın bu tür işlerine Yavuz
‘büyük kapatılma’ şeklinde adlandırmış. Doğrudur. Ama ‘büyük kapatılma’ ibaresi
mesela Türkçe kelimelerle yazılmış olmasına rağmen ruh olarak Türkçe bir
tamlama değildir. Buna benzer birçok deyiş var Yavuz’un yazısında. Sanırım
şimdilik, yapılan son Tanpınarlıklardır bunlar. Ne diyelim. Bitmesini
dileyelim.
Yeprem TÜRK