Benim büyük korkum, 15 Temmuz Direnişi’nin
ülkemize getirdiği büyük ruh ikliminin geri alınması tehlikesiydi. Bu
tehlike, görüyorum ki devlet
kurumlarından tutun edebiyat dergilerine kadar beslenmek isteniyor. Aslında
halkımız bir kez daha kahramanlığından ve ferasetinden ötürü cezalandırılmaya
çalışılıyor. İlginçtir ki orta dereceli ve yüksek okullarda 15 Temmuz ruhu,
mana bakımından gerektiği gibi anlatılamadı. Bir felsefe içinde verilmedi. Şahit
oluyorum, hem üniversitelerde hem diğer okullarda bu ruh, öğrencilerden
saklanıyor. Bu ruhun onlarla buluşmasına engel olunuyor. Sokaklarda toplumla
birlik yeşeren 15 Temmuz’un kutlu ışığı yine halkla nefes almaya, büyümeye
çalışıyor. Kurumlarsa bu hususta umarsız davranıyor.
Edebiyat dergilerinde de durum farklı değil. Örneğin bazı dergiler halkın kanıyla canıyla var ettiği bu direnişe gereken saygıyı zamanında göstermedi. Sonradan garip bir borçluluk duygusuyla durumu vaziyet ettiler ama biz halk olarak bunu unutmadık. Yakın bir zamanda ise Hece Dergisi, 15 Temmuz Direnişi’ne nispet yaparcasına, onun manevi mirasını yaralamak pahasına bebek katili bir teröristi, sıfır bir edebi yetenekle haksız bir konuma yükseltti.
Edebiyat dergilerinde de durum farklı değil. Örneğin bazı dergiler halkın kanıyla canıyla var ettiği bu direnişe gereken saygıyı zamanında göstermedi. Sonradan garip bir borçluluk duygusuyla durumu vaziyet ettiler ama biz halk olarak bunu unutmadık. Yakın bir zamanda ise Hece Dergisi, 15 Temmuz Direnişi’ne nispet yaparcasına, onun manevi mirasını yaralamak pahasına bebek katili bir teröristi, sıfır bir edebi yetenekle haksız bir konuma yükseltti.
Bugün bakıyorum da bu tür dergiler geçmiş
olarak kendilerini Büyük Doğu'ya, Diriliş’e bağlıyorlar. Bu, büyük bir hatadır. Büyük Doğu’nun ve Diriliş’in hakkını yemek onları töhmet altında bırakmak demektir. Ne
Yediiklim ne Hece bu çizgiye dahildir. Onları bu dergilerin mirası olarak görmek
yanlıştır. Bunlar olsa olsa 15 Temmuz Direnişi
öncesi döneme ait ufak çaplı sömürge dergileridir.
Y.T.