11 Kasım 2017 Cumartesi

&

Bayrağımız için söylüyorum: Bazı isimler öldü, bazı metalar öldü. Ancak yeni çağa göre hem isim hem de nesneler olarak yeniden ihya olmak yeniden yapılmak gerekli. Rahmetli nesnelere çağa uygun oğullar ve onlara adlar gerekli. Dünyaya bakın: Osmanlının Türkçe olarak yeryüzüne armağan bıraktığı, ötelere götürdüğü kelimeler tarım toplumu kaynaklı, epik, tasavvuf, irfan kaynaklı. Kalp, vicdan kaynaklı. Ve Türkçe yeni çağda da yeni şeklini, kendi sözcüklerini, stilini üretmeli. Allah hakkı için, Peygamber i Azimüşşan için Bayrak hakkı medeniyet hakkı için yeni veya ihya edilmiş sanat yasalarımız, üretim yasalarımız, hayat düsturlarımız ayağa kalkmalı.
Ayağa kalkan sanatımız, üretim tipimiz ve yetişip gelişen sözcüklerimiz servetini dünyaya beyan etmeli. Emeğe, adalete, aydınlığa, yalınlığa, neşeye bu şekilde bileğinin hakkı verilmeli.

Y.T.


5 Kasım 2017 Pazar

&




İnsan bayrak deyince aslında bir milleti kast eder. Ay yıldızlı bayrağımız Misak-ı Milli sınırlarından öte bir toplum anlayışını kuşatır. Bayrağımızın hitap ettiği alan Osmanlı çağında yirmi milyon metre kareydi. Bu çap hala bil kuvve devam ediyor. Ve geniş bir ay yıldız milleti olarak varlıklarını ve bağlarını derinden derine devam ettiriyorlar. Sezai Karakoç’un Masal şiirindeki Baba imgesi ay yıldız olarak bu geniş coğrafyada tesirini sürdürüyor. Büyük babanın ilkeleri ve medeniyeti başlığında  tekrar toplaşılacağına ve birliğin aynı çatı altında ihya edileceğine inanıyorum. Bu geniş coğrafya bayrağımızın tabii yeridir. Ve onlarda bayrağımıza karşı doğal bir meyil vardır. Medeniyetimizin oluş hallerinde de bozuluş durumlarında da bu meyil azalarak veya fazlalaşarak her daim mevcuttur. 



Y.Türk

&



Oluşması bakımından ve bin yıllardır gördüğü işlev açısından bayrağımız büyük ve aziz hatıralara sahiptir. İslam’dan başka heyecanı ve ülküsü yoktur. Melekesini, doğasını Muhammed’ (S.A.V.)in Mehmedi olarak kazanmış ve onu medeniyetlere, kültürlere dönüştürmüştür. Afrika’yı, Avrupa’yı nice dergahlar ve nice ariflerle meşale gibi aydınlatmıştır. İslam adına birçok kıtada anılar ve hala yaşayamaya devam eden kökler bırakmıştır. Dünyanın üçte birine mayasını çalmıştır. Bu açıdan bayrağımız, milletimizin büyük bir hazinesi ve nefes alan bir otobiyografisi halini almıştır. Ve bu geçmiş, onun gelecekteki potansiyaline altın bir temel oluşturmuştur.
 


Yeprem Türk

DENGE


Hem İslam felsefesinin hem de diğer bir kıymeti harbiseyi olan  anlayışların en temel vurgusunun ‘denge’ olduğu görülür.

Örneğin Kınali Zade Ali Çelebi adaleti bile vasattan görür. Her nesne ki vasattan çıkıp ifrat ve tefrite döner ona adalet isminin verilmesi galattır, hatadır, der. Dostun vasatta, dengede olanının tercih edilmesini salık verir.
İbn-i Sina, hastalıklı bedenlerin ve ruhların hangi tarafı eksik ise onun tamamlanarak yani dengeye kavuşarak iyileşeceğini söyler.

İbn-i Haldun, medeniyetlerin en yüksek seviyesini her alanda, şiirde, sanatta, siyasette, alışkanlıklarda olsun dengenin sağlandığı zamanlarda yaşandığını söyler. Bu dengenin aşırılıklara yönlendiği andan itibaren medeniyetlerin çöküşe geçtiğini belirtir. 

Platon, şiir ve şairi ifrat ve tefrite mütemayil olduğu için devletinde barındırmak istemez. Estetiğin ve zevkin zamanla bir hazcılığa dönüşeceğini, kişiyi esir alacağını, onu işrete yönlendireceğini ve topluma bir fayda vermeyeceğini düşünür.

Ancak bu dengelerin en mükemmeli Peygamber Efendimiz’in ümmetinde tecelli etmiştir.  Vasat Ümmet ile altın oran, denge anlayışı salık verilmiştir.

Ve medeniyetin en güzel hali, şiirin en mükemmel durumu, sanatçının en kavrayışlı olduğu an aslında birer denge ışımalarıdır.



Adem Kalan