22 Şubat 2015 Pazar
NOT

Dediğim
gibi sırf bunlardan dolayı tekrar yazmaya başlıyorsunuz. Diğer nedenler de var
tabii. İtibar dergisinin ve
Fayrap’ın duruşu misal. Popülerlikleri bu ara bayağı fazla. İmkanlarları
oldukça geniş, dediğim dergilerin. Buna en çok ben sevinirim. Sonuçta Müslümanların edebiyat
dergileridir İtibar Ve Fayrap. Ama bir şeyi de atlamamak lazım. Bu dergilerin
bugünkü yoğun trafikleri Dergah’ın başarısı şeklinde görülüyor. Dergah zihniyeti hece
zihniyetidir. Fikir olarak Fayrap’ın da. Zaten biçim olarak da İtibar hececi
olduğunu gösteriyor. Hece aslında çokça, bir beylik/cumhuriyet ölçüsüdür. Hayatidir de. Yani hece dağılma sonlarında
kalan tek kaledir. Misak-ı milli
mahremiyetindedir. Hece, Türk’ün şiirde
bir şekilde sağlığına kavuştuğu, kendini toparladığı iyi mağarının adıdır. Hece
biterse Türk şiiri biter. Belki Türk’ün tasavvuru da biter. Ama yine de bizim millet olarak hep bunu
sürdürmeyeceğimiz belli. Çünkü medeniyet ufkumuz sırf buna rıza göstermez. Hep
mağarada kalmak da hiç kalmamak da bitiricidir. Kuruluş birincisini söylerken Fayrap
ve İtibar ikincisini söyler. Bir de
meselenin bu yönü vardır.
Adem Kalan
ahmet murat
...
Hayatla aynı otobanda kapışmak istiyorum
acilen
Emniyet kemerini söküp atmak, hız
sınırından taşmak, kafa kıyak, yalnayak
...
...
Ahmet Murat
Özcesi Ahmet Murat’ın ilahilerindeki kişiliğin çoğu dizede fıtraten bozukluğu vardır. Oysa en çok sahicilik payesini talep ve hak eden şiir tasavvufa şöyle veya böyle bulaşmış şiirlerdir. Sadece iç alemde değil dış çerçevede de halkın birikimini kucaklamayı gerektiriyor. Mesela Turgut Uyar’ın Naat’ındaki kişilik Ahmet Murat şiirlerindeki kişiliğin çok fevkindedir. Ondan kavidir. Allah’a yönelse de kişilik, fıtrat önemlidir. İlahi türünün marjinalize edilmesi ilahiye ne kazandırabilir ki?
Yeprem Türk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)