&
Osman Serhat Erkekli’nin Yerlere ve Göklere Dair adlı tinsel
kitabının ardından, yıllar sonra, sol şiirin yeni temsilcisi Yücel Kayıran da
bir amentü şiiri yayımladı. İslam ile barıştı. Ancak bunun ne manaya geldiğini
anlamak için eski şiirimize şöyle bir göz atmak gerekli.
Selçuklu ve Osmanlı şiirinde bir sol kavramı, sol şiiri yok
gibiydi. Onun yerine bir muhalefet şiiri vardı. Aslında bu muhalefet tek
taraflı da değildi. Fakihler ve sofular, kadılar ve âşıklar arasında hep bir
dünya görüşü, sanat yordamı ve şiir felsefesi mücadelesi hakimdi.
Bunun benzeri bir iktidar savaşı da eski Yunan felsefesinde
sık sık yaşanırdı. Orada bu kavga, filozoflar ve şairler arasında görülüyordu.
Kadı el-Fâdıl nasıl Sühreverdî’yi gözden düşürmeye, toprağından sürmeye
çalışıyorsa, Platon da fırsat bulduğunda şairleri ipe sapa gelmez hükümlerle
devletten, şehirden uzak tutma amacı güdüyordu.
Ben, Türkiye’deki sol görüşün, derinde, böylesi bir alt yapısının olduğunu
düşünüyorum. Ama bunu modern solcuların fark etmediğini de söylüyorum. Tarihten gelen bu akış, cumhuriyet içinde sağcılar, solcular; İslamcılar ve Batıcılar
şekline dönüştürülmüştür. Ve sol da neredeyse yer yer ateizmle yan yana yürütülmüştür.
Onunla özdeşleştirilmiştir.
Önce Osman Serhat Erkekli, Yerlere ve Göklere Dair kitabıyla, bu
manzara içindeki sola işte az önce bahsettiğimiz eski muhalefet çizgisini
hatırlatmıştır. Yücel Kayıran da bu durumu içten bir buluş olarak işlemiş, şiir kitabında kendisini ‘Selçuklu solcusu’
şeklinde ifade ederek, kısmen ateizme bulanmış solculuğu yani modern solculuğu reddetmiştir. Muhalefet etme yordamını kadim çizgiye çekmiştir. Sol, çağımızın bir
kavramıdır ama yine de denebilir ki Kayıran, bir Sühreverdî, bir Hallac solcusu
olmuştur.
Yeprem Türk