Bunlar özel şeylerdir, bunların genellemesi yapılamaz.
Ben bütünde, yaşadığım ya da üzerinden geçtiğim şehirleri ve mekanları
suretlendiririm. Ruhunu da onun içine katar, yoğururum.
Örneğin doğduğum yer, etrafı dağlarla çevrili bir kara parçası. Bu kara
parçası bugün tamamen anne suretiyle kaplı.
İstanbul, suret olarak, YAKMA şiirinde denildiği gibi ‘İstanbul’u asa gibi tutan
bir ak bilekli kişi’dir. Bence bu zat -ı şahaneleri Eyyüb El Ensari’dir.
Bursa; merkez caddeleri Heykel ve Fomara’dan tutun İstanbul sınırlarına
kadar taşan bir Şeyh Edebali hazretleridir.
Bağdat, deyince Fuzuli sureti gelir aklıma. Ama bugün Picasso’nun
Guernica'sı Bağdat’ın yüzü oldu gibi .
Hala da şehir ve kasabaları belli bir sima ile anma alışkanlığım devam
ediyor.
Şimdi bana Üsküdar derseniz, tahayyülümde nasıl bir şey oluşur? Kadıköy
sırtlarından o tarafa doğru bakıyorum da Aziz Mahmud Hüdayi (ks) portresinin
Üsküdar’ı kapladığını görüyorum. Bu resmin eteklerinde ise bir Nurettin Durman
bir Mustafa Nezihi Pesen siması var, derim.
Adem Kalan