Lirik şiirler ile haşır neşir olmaya çalışıyorum, bu aralar. Yerlisiyle
yabancısıyla. E. Poe, gizemcilik üzerinden lirizme varmaya çalışıyor. Baudelaire,
çirkinliği, zevkli bir dille su gibi akıtıyor. Pound’un da lirik
tarafları var, ancak ona lirik şair demeye dilim varmıyor. Çünkü şiirde akideye
daha çok vurgu yapıyor. Usura şiiri, tefeciliğin ne menem bir şey olduğunu
anlatan büyük bir şiir. Bu tür şiirler bizde Sezai Karakoç’ta var. Akide Sezai
Karakoç sanatında okuyucuyu yormadan
okura verilen bir şey. Yunus’ta da öyle. İbrahim Tenekeci aynı durumu sözü yormadan şeklinde kodlar.
Gerçi lirizm, bazı şairlerde meraktan kaynaklanıyor. Gizemcilerin birçoğu genelde
bunu yapıyor. Kimi şairler de lirizmi bilgelikle, yani Platon’un da dediği gibi
merak aşamasından hayranlık basamağına geçmişler yani bilgeler olarak inşa ediyorlar.
Ama gene de bu tür şiirler için şu dizeleri söylemekten kendimi alamıyorum:
Lirik şiirler
Akidesi olan keyifler.
Y.Türk