Geothe’nin
‘Tanrı ve Bayadere’ şiiri eski bir Hint efsanesini konu alır. Bazen insan
kılığına girerek yeryüzüne inen Hint Tanrısı Mahadöh, yedinci kez indiğinde
şehrin birinde bir Bayadere (Hintli rakkase ve aşk kadını) ile karşılaşır.
Onunla bir gece geçiren ve kadını kölece hizmetler ve aşk oyunları ile sınayan
Tanrı, ertesi sabah göğe döner. Tanrının kadının evinde bulunan cesedi
geleneklere göre yakılır. O gece erkeğe çok bağlanan kadın da, birlikte
yakılmak ister, ancak sadece erkeklerin eşleri birlikte yakılabileceği için
rahipler buna izin vermezler. Kadın kendini ateşe atar. Tanrı da onu ateşten
alıp, gökyüzüne doğru çekerek kurtarır. ( Aşk Şiirleri, E. Bertolt Brecht,
Kaynak Yay. 1983, S. 68)
Bertolt Brecht, aynı kitapta Geothe’nin bu
şiirine gönderme yapmak ve yedinci kadını mahiyet bakımından anlatmak
için şu mısraları yazar: ‘...Altısı denenmişti, ancak yedinci kadın’ ...
‘Akıttı gözyaşlarını, onu kaybedince!/ Ama nasıl ödüllendirdi Tanrı
kadını, değil mi sonunda/ Herkes imrenerek bakarken, çekti aldı onu yukarı
kendi yanına.’
Bunları okurken, Sezai Karakoç’un Masal şiirindeki ‘Yedinci Oğul’ aklıma
geldi: O nurdan bir sütuna döndü göğe uzandı. İçerik olarak değil,
sadece şekil ve şema açısından tabii. Masal şiirindeki form, muhteva,
kahramanın cinsiyeti, ahlakı ve akidesi ondan çok farklı.
Yeprem Türk