10 Ağustos 2017 Perşembe

TABİİ

Geothe’nin ‘Tanrı ve Bayadere’ şiiri eski bir Hint efsanesini konu alır. Bazen insan kılığına girerek yeryüzüne inen Hint Tanrısı Mahadöh, yedinci kez indiğinde şehrin birinde bir Bayadere (Hintli rakkase ve aşk kadını) ile karşılaşır. Onunla bir gece geçiren ve kadını kölece hizmetler ve aşk oyunları ile sınayan Tanrı, ertesi sabah göğe döner. Tanrının kadının evinde bulunan cesedi geleneklere göre yakılır. O gece erkeğe çok bağlanan kadın da, birlikte yakılmak ister, ancak sadece erkeklerin eşleri birlikte yakılabileceği için rahipler buna izin vermezler. Kadın kendini ateşe atar. Tanrı da onu ateşten alıp, gökyüzüne doğru çekerek kurtarır. ( Aşk Şiirleri, E. Bertolt Brecht, Kaynak Yay. 1983, S. 68) 

Bertolt Brecht, aynı kitapta  Geothe’nin bu şiirine gönderme yapmak ve yedinci kadını mahiyet bakımından anlatmak için şu mısraları yazar: ‘...Altısı denenmişti, ancak yedinci kadın’ ... ‘Akıttı gözyaşlarını,  onu kaybedince!/ Ama nasıl ödüllendirdi Tanrı kadını, değil mi sonunda/ Herkes imrenerek bakarken, çekti aldı onu yukarı kendi yanına.’  

Bunları okurken, Sezai Karakoç’un Masal şiirindeki ‘Yedinci Oğul’ aklıma geldi: O nurdan bir sütuna döndü göğe uzandı. İçerik olarak değil, sadece şekil ve şema açısından tabii.  Masal şiirindeki form, muhteva, kahramanın cinsiyeti, ahlakı ve akidesi ondan çok farklı.

Yeprem Türk