
Bunları Hakan Arslanbenzer yazmış.
Buna benzer de görece şeyler paylaşmış, twitter'da. Ama bunlara itimat etmekse
imkansız. Çünkü bazen yanılan birisidir görüşlerinde Hakan Arslanbenzer. Aynı konuda farklı görüşler de ileri
sürebiliyor. Nazım mesela bir zamanlar, mücadelesinden dolayı tuttuğu bir
şairdi, Arslanbenzer’in. Sonra katında şair saymadı Nazım’ı, ideolojisini ise
oldukça berbat buldu. Hadi şimdi diyelim estetik açıdan Nazım’ı sildi. Ama dün
de bir estetik, şiir dehası Yahya
Kemal’i de şairden saymıyordu. Onu platonik olmakla suçluyordu. Hakikate
gelirsek Yahya Kemal müthiş bir şairdir. Platonikliği bir tarafa Yahya Kemal şairdir. Hakan Arslanbenzer’i de biz şiiri dönüştürme çabasından
dolayı izledik. Sırf şiir, kendisinde yok yani. Nazım gibi bir tutum sergiler
daha çok Hakan Arslanbenzer. Necip Fazıl’sa hem heceyi hem de metafiziği ihya etmiş, bunun yanında milletin siyasi
kaderini etkileyecek bir fikir çabası içinde olmuştur. Mehmet
Akif hakkında, eğer toplum için mücadele
sahasına girmeseydi, estetik içinde iyi şiirler yazardı diyenlerimiz
çoğunlukta. Akif deniliyor, toplumun içinde bulunduğu durumu gördükçe şiirden
uzaklaştı. Bu hep dillendirilir. Akif’in şiirini de silelim o halde.
Sezai Karakoç’un şiiri de mücadele sahasında bir anlam kazanır. Arslanbenzer’e
göre ne Akif ne Necip Fazıl ne Sezai Karakoç şairdir. Söyledikleri bu anlama
geliyor. İsmet özel mi? Erbain’den başka bir şey değildir. Üç beş şiir işte. Osmanlıyı,
Türk kültürüne ihanet etmekle suçlar. Bu tür fikirlerle bir adım atacak halk
bulursanız ne ala.
Hakan Arslanbenzer’in Cahit
Zarifoğlu için söylediği şey, baştan aşağı yanlış. Zarifoğlu onlardan büyük
şair değildir. Büyük şairler büyük de oldukları için toplumsal fikir atılımını
da ortaya çıkarırlar. Bir zamanlar Zarifoğlu şiirinin uzunluklarından dert yanan,
okunma güçlüğü taşıdığını söyleyen oysa kendisiydi.
En
az bilgi sıfır deneyim meselesinde de yanılıyor, Arslanbenzer. Benim için mesela,
etrafımdakiler çok okuduğumdan, gözlerimin kör olacağını söylerler. Ancak
kitaplardan alıntı yapmayı sevmiyorum. Oradan bir iklim şeklinde geçirirsem
geçiririm okunmuş şeyleri, kitabıma alıntı yerine. Aktarmacı değilim. Mehmetli Milleti’ni hiçbir kitap yazmıyor. Madem öyle Hayriye
Ünal’ı ve Hilmi Yavuz’u okusun Hakan Arslanbenzer. Biz üstelik bilim yazısı yazmıyoruz,
edebiyat yapıyoruz. Nuri Pakdil’in denemeleri bunun örneğidir. Aydınlık, yüzü
temiz, Müslüman’ca düşünmelerdir, onlar. Doğallığı zaten müthiş. Al sana
edebiyat. Edebiyat konusunda halkı
yanıltma meselesi de olamaz. Madem halkçısınız, bırakın halk istediğini seçsin.
Bir şey dayatmanın halka bir anlamı yok. Belki de halkın ruhunu çok iyi
kavradıklarından, geleceğin çeperlerini açıyorlar millet adına ve seviliyorlar, onlar.
Büyük Doğu, kitap okumadan üstelik gece gündüz çabalamadan söylenecek bir
tamlama değildir. Türkiye’nin bugün zihnini açıyor: Büyük Doğu. En azından bunu
anlamanız gerekir. Sonra Mehmetli Milletini de anlarsınız zaten.
Yeprem Türk