Tebriz, sesli zikir gibi
gece tabiatlıdır. Halkı, gece, ayetlerin
çayırlarına ve su başlarına toplanırlar. Nefes vururlar. Sokaklarında ıtırlı
bir huzur işler. E böyle şehirlerde merhamet ve sevgiye de kıtlık inzal olmaz. Bilgi,
burada bir ilham şeklidir.
Zikirle inşa edilir. Metafizik alemden cımbızla çekilir. Her güzel şehir
aslında zikrin ve mimarinin erbaininden çıkar. Eşyada ve sanatta yeni izler
böyle bulunur. Baharatlarla gelen güzel kokular gibi geliş itibariyle tatlı fıtratlıdır, burada ilim. Ve lezzetin
gaybı gibi, esrarengizdir. Buranın tarihinde gezerken hissettiğiniz şey içinizi
elvan elvan eylemesidir. Zamanın çiçekleri gibi süslü yapılara ve hayata
sahiptir. Güneşi sabahları müzikle karşılayıp, akşam mehter konseriyle batıran bir kenttir.
Doğa ve ahenk, halka alim
ve muallimdir. Burada binaları inşa eden ustalar, ellerindeki malalarla dört
unsurun özüne banmışlardır. Onları salât ettirmişlerdir.
Çünkü vilayet olmak için
velayet de gerekmiştir. Tebriz, ebedi başkent Mekke’nin rengine boyanmıştır, hep Mekke’nin sövesinden geçmiştir.
Tebriz de her şehrimiz gibi önce otağ olmakla
hayata başlamış ve her otağ gibi irfan inşa etmek ve vatan olmak için
büyümüştür. Bilginin, mimarinin, şiirin, siyasetin, müziğin zikrin yurdu olmuştur.
Yeprem Türk