8 Şubat 2019 Cuma

HALLAC-I MANSUR



Kendisini kendisi silen silgimiz.


Aşka, silinmek için giden yazımız.

Yüzündeki gülümsemeyi aşk meyvesi sayarız.

Şimdi burada can evimin Bağdat’a doğru uzanan cam manzarası: Gökten iki kar tanesi gibi düşen, iki erenin siması. Bistamî ve Hallac’ın yüz haritası.

Hallac’ın yüreğime düşen portresi: Gülmeye giden bir dudağın menzile ermeden kesilmiş alınmış bir kıvrımı.

Hep düşünmüşümdür Hallac'ı, hem gönlü delirmiş, kabarıyor; içini, boğacak kadar su basıyor hem de gözleri kapalı üzerine doğru gelen kurtları sayıyor.

Aşıkken koşabilemez bir âşık, kolayca yakalanıvermesi bundan olsa gerek.

Aşkın kelimeleri olur hep dilinin üstünde, rahatları yerinde.

Ölümü adıyla görmemiştir. Ona, iyiliğe gider gibi gitmiştir.

Bu samimiyet, onu yükseltmiştir. Dünyadan da  ağaca çıkar gibi çıkmıştır. Vahdetin bağrını kendisine mezar etmiştir.

Ey engin kara parçalarının ereni! Ne zaman seni düşünsem yüreğimin üstünde her daim tül gibi yazılması gereken bir şey dürter beni.

Kalemime doğru yürüsün kalbimin dilekleri: Aşkta beli bükülenleri doğrultacaklar, çiçekler gibi.



Yeprem Türk

&


Hakikaten önemli olan kahramanların hayatıdır. Gerisi teferruattır. Karalar,  kıtalar kahramanlardan ibarettir. Avrupa, bugün Europa adlı kızın peşine takıldı, bir yerlere doğru gitmeye çalışıyor. İzmler, ayrıntılardı, kahramanı destekleyen, onun kullandığı aletlerdi.

Türkiye, Mehmet adlı kahramanın dünyasına yatırım yapmalı. Mehmedlerin zihninde ve kalbinde inşa ettiği bir ideal peşine düşmeli.

Kahraman deyip geçmeyin. Geçmişte, Kırk Şehir Kitabı’nı yazdım. Her şehri bir kahramanın kurduğunu ona ruh üflediğini gördüm. Emir Sultan, Bursa adlı bir şehir yapmıştır. Mevlana, Konya’yı kurmuştur. Türkistan’ı Ahmet Yesevi doğrultmuştur. Bunlar Mehmetlerin inşa ettiği kentlerdir.

Şimdi Kırk Erenle Dertleşme Kitabı’nı yazıyorum. Mevlânâ’yı, Ahmet Yesevî’yi, Yunus’u, Tabduk’u... Hepsinin toplamda Mehmedler kümesini ve şahsiyetini tümlediğini görüyorum.


Kahramanla hayat inşa etmek, dünyanın en kadim en hasarsız en adil insani sanatıdır. Şiir, siyaset, şehircilik anlayışı bu kaynaktan beslenerek gelmiştir.


Yeprem Türk