15 Kasım 2018 Perşembe

ISFAHAN

Bazı şehirler yere tırnaklarıyla, demir yumruğuyla tutunur. Taşkent, böyledir. Ama Isfahan, ipekten saçaklarıyla, etekleriyle yere eğilir. Oldukça zariftir, uçucudur. Bu anlamda kentlerin Meryem’idir. 

Yeryüzü ağacının dallarında kızarmış bir elma gibi süzülür. İslam mimarisi meyveye ermiştir. Ruhtaki idea ve tabiattaki idea bir olmuş, ahenk bulmuştur.

İlmi de erenlerindeki tavır da şehre acayip bir hava veriyor. Selçukidir, Farisidir. İkisinin de müzikaliteleri zirvededir. Nakışlıdır. Isfahan’ın eren yüreklileri, göğü gibi akışkanlar. Sanki temiz hava gibi yaşayıp konuşup, temiz hava gibi yazıyorlar.

Küfe’de ilmin dili olan ibâre yoğunluktaydı.  Isfahan’da ise mârifetin dili işâret ön plandadır. Hiper- desenler diyeceğimiz tatta, coşkun bir espri de var kullandığı  çizgilerde.  Belki de Doğu’ya has mimari kaligramlar da diyebiliriz buna. Bilge bünyelerin geometrik hat meşki ya da.


Y.T.