Türkiye’nin
anneleri merhamet deryaları.
İnsan
nurlanır, annelenir. Sonra kulaktan tekbirlenir. İnsan işte; etten, kandan,
aşktan, sevgiden insan yapmayı öğrenir. İnsan, ilahî bir oluştur. Dinî bir deyiştir.
Anne
çocuğa pınardır. Anne, hayata iyi gelir.
Güzel ve derin yazıyla yazılır. Helâl sesle söylenir. Anne, oğula ve kıza dünya cennetidir. Anne
çocuğun uhrevî dokunuşçusudur, öpücükçüsüdür. Her çeşmenin kaynağı, insanın
annesi vardır. Anne, ferdir. Cennetin
küçük bir örneğidir. Aydınlıktır. Karanlıklarda ışıkları yanan yerdir.
Ülkemin şiarı üç sesi yazmak isterim. Yani
Allah’ın sevdiği üç sesi: Kur’an sesi, seher sesi, horoz sesi. Dördüncüsünü de
ben ekleyeyim: Anne sesi.
İnsan anne, babaya sarılır dünyada sağlam
durur. Sonra oradan edindiği kendi ruh köküne sarılır daha sıkı durur.
Kafa kâğıdı kadar göğüs kâğıdı da
önemlidir, insan için. Hep soyla hem kalple bağlı. Anne ve baba, bu bağın
dünyaya akan ırmağı. Anne geniş ve derin şey. Onu ne kadar sararsan sar tam
kavrayamazsın. Anneden Tanrı’ya yol var, yürü yürü tüketemezsin.
Mecnun, Leyla hattında aşk üstünden
giderek Allah sevgisine ulaşmış. Ben merhametten giderek, yani anneyi bir yol
gibi yürüyerek Allah’a varmak isterim.
Aşk da merhamet de böylesi bir yol ve
hüzün düzenindedir. İkisinde de menzil aynıdır.
Dünyada annesini üzen, sevgiden ve
rahmetten çalar ve sorumlu tutulur, yeryüzü hırsızlığından.
Yeprem Türk