
İkibin
kuşağı şairlerinin çoğunu doksan kuşağının ya da yetmiş ve seksen kuşaklarının
şiir ilkeleriyle hareket eden sanat dergileri yuttu. Bu durum, kuşağımın
istediği gibi hareket etmesini ya da kendi sanat beğenisini meydana getirmesini
engelledi. Örneğin önce Yediiklim ardından Fayrap ve İtibar gibi
dergiler ikibin sonrası kuşaklara neredeyse el koydu. Onları kitap yayım
imkanlarıyla veya televizyon, gazete türünden cazibeli şeylerle tavladı. Yeni
kuşağın yeni estetik anlayışının gelişmesine meydan vermedi.
Bu
konunun aslında üzerinde durulması gerekir. Yediiklim, Fayrap ve İtibar
gibi dergilerin şiire bakış açısı, Hecenin ihyasına ve Neo-epik şiire
rağmen Diriliş, Mavera gibi edebiyat dergilerinin gerisindedir. Neo-epik, bugün şizofrence konuşuyor gibi. İtibar, medeniyet
eksenini oldum olası tam ifade edemedi. İki dergide de yerel şeyler ile
varoluşsal durumlar harmanlanamadı. Yediiklim dergisi de
bunların tam tersini yaptı, milli duyguları kuşatmaktan aciz kaldı. Oysa
iyi bir edebiyat dergisi bayrağımızın anlamından tutun insanlığın başlangıcı
Adem’e hatta ahret hayatına kadar olanki aralığı insan adına kapsamalı. Bu
manadaki bir insana hizmet etmeli. Tabi bu, Peygamber –i Ekber’e
uyumla gerçekleşmeli. Asıl kaynak oradan edinilmeli.
Bugün Zafer
Acar ve arkadaşları diğer yandan Kuruluş dergisi
çevresi dışında bizden önceki kuşaklara bir eleştiri gelmedi ikibinli
kuşaklardan. İmgeciler ve metafizikçiler dışında bir ses yok yani. Aslında
bunlar da baştan beri kültürü-medeniyeti; milliliği ve varoluşsal durumları
birbiriyle harmanlayan çevrelerdi.
Yeprem Türk