Filistin, Birinci Cihan Harbi, bir ikindi vakti, Osmanlı
oradan çekildiğinde güneşini kaybetmişti.
Dünyayı, insanlığı dengede tutan devlet de, ufukta gözükmemişti çünkü.
Selçuklunun olsun Osmanlının olsun; Filistin tüm
devletlerimizin gözü gibi baktığı bir Peygamber yadigarıydı.
Sonraları ise bu titizliği gösteren güçlü bir
devlet görmedi, Kutlu Nebi’nin, ashabın, Nurettin Zengi’nin, Selahaddin
Eyyübi’nin Kudüs’ü.
Çünkü Büyük Doğu’nun büyük devleti belirmedi.
Necip Fazıl Kısakürek’in Büyük Doğu hareketini başlatması
boşuna değildi.
Doğu’da büyük bir İslam devleti yok. Türkiye, bu
potansiyele aday ülke.
Türkiye, düşe kalka, aynen Osmanlı Devleti’nin ilk
zamanları gibi, kendi ülküsünü deneyimleyerek, yaşayarak öğreniyor, iliklerinde
hissediyor.
Türkiye, kendi yakasını 15 Temmuz Direnişi ile
Batı’nın iki elinden kurtardı. Kendi
topraklarını tuttu.
Türkiye’nin önünde uzun ve zorlu ama bereketli,
insanlık dolu bir gelecek de var.
Piri Reis, Yavuz Sultan Selim’e dünya haritasını
sunduğunda Sultan Selim, haritayı ikiye bölüp ben dünyanın Doğu yakasını
tutacağım deyip haritanın Doğu'yu gösteren kısmını almıştı.
Türkiye’nin ideali bu olmalı. Türkiye, Doğu
topraklarını tutacak, buralara güven verecek koruyucu bir devlet ve medeniyet
gücü inşa etmeli. Filistin’i bu idealin içinde tekrar yeşertmeli.
Yeprem Türk