7 Aralık 2014 Pazar

AHRETTE PİŞİP DÜNYAYA DÜŞEN

Cumhuriyete insani  olarak başlamadıysak, onu insani olarak bitirmemiz mümkündür. Bu yüzyılın başındaki ilk kuvveyi yani milliyetçiliği yani Wilson ilkelerini bir kenara atarak bu iş başarılabilir. Wilson kardeşliği, ırkçı kardeşliktir. Kan kardeşliğidir. Çağımızın Ebu Cehil kardeşliğidir.  Dini değildir. Bu tip kardeşliklerle Allah’ın insanlar üzerindeki hakkına meydan okunmuştur. Muhammed (sav) ağacının dalları kırılmak istenmiştir.  Kardeşlik, hakikat sütüyle, Muhammedi (sav) sütle değil Wilson sütüyle beslenmiştir.  Hakiki kardeşlik yok, biberon kardeşliği vardır. Ruhun çamurdan bir yuvası olduğumuzu unutmuşuz. Ruh değil, çamur kardeşliği yapıyoruz.  İnsan adımız artık bir nesne üstünde anılıyor. Kapçıklar gibi. Naylonlar gibi. Kürdü, Türkü, Arabı biz ahretin çocuklarıyız oysa, Allah’ın tek kalemde kuluyuz. Değiliz yani nesne oğulları. Veya naylon oğulları. Üzerimizde, Allah’ın hakkı var, bunu görmeliyiz. Bu hakkın adı kardeşliktir. Din, medeniyet kardeşliğidir. Hak kardeşliğidir. Bu kardeşliği Wilson değil, ahret pişirmiştir, dünyaya düşürmüştür.  Biz Muhammediler dünyada payımıza düşmüş ahret , dünya kardeşliğinin peşindeyiz.  Allah’ın hakkını üzerinde taşımayana, yer altı denilen ölüm ülkesinde de huzur yoktur. Türk ve Kürt, Allah’ın hakkı denen bu vatan toprağında yani Allah hakkının inşa ettiği kardeşlik denen kutlu ülkede tek millettir. Bu hakkı es geçenleri, her iki cihan da süründürecek, zelil edecektir. Madem Allah’ın hakkı denen şeyin yanındayız, öyle de olsun zaten. 

yeprem türk