Cumhuriyete insani olarak başlamadıysak, onu insani
olarak bitirmemiz mümkündür. Bu yüzyılın başındaki ilk kuvveyi yani
milliyetçiliği yani Wilson ilkelerini bir kenara atarak bu iş başarılabilir.
Wilson kardeşliği, ırkçı kardeşliktir. Kan kardeşliğidir. Çağımızın Ebu Cehil
kardeşliğidir. Dini değildir. Bu tip
kardeşliklerle Allah’ın insanlar üzerindeki hakkına meydan okunmuştur. Muhammed
(sav) ağacının dalları kırılmak istenmiştir.
Kardeşlik, hakikat sütüyle, Muhammedi (sav) sütle değil Wilson sütüyle
beslenmiştir. Hakiki kardeşlik yok,
biberon kardeşliği vardır. Ruhun çamurdan bir yuvası olduğumuzu unutmuşuz. Ruh değil,
çamur kardeşliği yapıyoruz. İnsan adımız
artık bir nesne üstünde anılıyor. Kapçıklar gibi. Naylonlar gibi. Kürdü, Türkü,
Arabı biz ahretin çocuklarıyız oysa, Allah’ın tek kalemde kuluyuz. Değiliz yani
nesne oğulları. Veya naylon oğulları. Üzerimizde, Allah’ın hakkı var,
bunu görmeliyiz. Bu hakkın adı kardeşliktir. Din, medeniyet kardeşliğidir. Hak
kardeşliğidir. Bu kardeşliği Wilson değil, ahret pişirmiştir, dünyaya
düşürmüştür. Biz Muhammediler dünyada
payımıza düşmüş ahret , dünya kardeşliğinin peşindeyiz. Allah’ın hakkını üzerinde taşımayana, yer
altı denilen ölüm ülkesinde de huzur yoktur. Türk ve Kürt, Allah’ın hakkı denen
bu vatan toprağında yani Allah hakkının inşa ettiği kardeşlik denen kutlu
ülkede tek millettir. Bu hakkı es geçenleri, her iki cihan da süründürecek,
zelil edecektir. Madem Allah’ın hakkı denen şeyin yanındayız, öyle de olsun
zaten.
yeprem türk