Kuruluş’ta
dirilen parçalar bir araya gelir. Ancak bu bir araya gelme, önceki deneyimlerden farklı olacaktır. Parçada ve bütünde kökler aynı
kalacaktır. Çizgilerinde, geçmişin ve geleceğin
işaretleri birlikte belli olacaktır. Fakat Ahmet ki, İsmet değildir sonuçta. Gelecek de hep
geçmiş olmayacaktır. Her yeni bütün ve parçanın, çağlar değişse bile özünde hiç
değişemeyecek ilkeleri vardır. Bizdeki bütün ve parçalar buna yaslanır. Ama bu
dönemsel vahdet, ağırlığını elbette bütünde hissettirir. Biz bu değişmez şeylere, Musa’dan İsa’ya; İsa’dan da Efendimize geçen diyoruz. Ve bu geçişken şey,
Müslümanların kurdukları medeniyetlerde, birinden diğerine geçendir de aynı
zamanda. Devletten devlete kıyamete kadar, iç ve dış şartlarda yürüyendir.
İslam topraklarında kişiliği ve hamuru tutan mayadır. Müslümanlara her çağda güçlü
bir devlet veren orijinal özdür. Bu öz ayakta tutuluyorsa, kişilik de
ayaktadır. Ve devlet zindedir. Oluşan orijinal diyarlar, varlığını bu ilişkiye
ve bağlanmaya borçludur.
Günümüzde
aynı öz, Mehmet karakterini mayalamıştır. Mehmet, günümüzde, Doğu’daki
karakterler sütünün kaymağı olmuştur. Bu bir yüceltme, kibir sanatı olarak
anlaşılmamalıdır. Mehmet, Efendimiz'in
Mehmet’idir. Cumhuriyet yaşantısı içinde toplumumuzu ayakta tutan, her bir ayrı
isimle bağdaşıklık kuran bu isimdir. Batı’nın karşısında, bugün kişilik olarak Mehmet
vardır. Anadolu’da ve Doğu’da çok işler
başarmıştır bu isim. Çünkü bir yardımlaşma, insanlığa kendisini kabul ettirmiş
bir vefa anıtıdır, o. Çoğulcu bir isimdir. Bu bakımdan hem tekilci hem bütüncüdür.
İnsanımızın, Batı imgesi içindeki yaşantısı sürecince omurgayı, sırt vererek
koruduğu isimdir. Bizim topraklarımızda istikametin pusulası olmuştur.
Kendisini başkasından üstün görmenin zerresi yoktur, onda, o milletinin
hizmetkarıdır. ‘Parça yahşi, biz yaman. Parça buğday, biz saman’ diyebilecek
kadar, tevazu sahibidir. Gönlü ve aklı hep Allah’ın buyruklarınadır. Fıtratları
tek çatı altında toplayan karakter anasıdır.
Adem Kalan