4 Ekim 2014 Cumartesi

KONU


Türkiye’de fikir, değişim göstermiştir. Bugün kültürcüler ve medeniyetçiler şeklinde fikir ayrımı yapmak imkansız. Üstelik bizim özellikle edebiyat dünyasında görmeye alıştığımız Anadolucular ve Medeniyetçiler çizgisi farklı bir boyutta, tek bir çizgiye gelmiştir. Hem kültürü hem medeniyeti içinde taşır bu çizgi. Kültür ve medeniyet, denizlerin kavuştuğu yerdedir. Ortamdaki edebiyat dergilerinin iki farklı yol çizerek kendilerine bir alan açmaya çalışmaları bir karşılık da bulmayacaktır. Mesela Nurettin Topçu, Mustafa Kutlu hatta İsmet Özel ayrı bir kanalda toplanmış, Necip Fazıl ve Sezai Karakoç’un inşa ettiği medeniyet çizgisi de karşı tarafta yer almıştı. Bu ayrımın uç noktaları bugün kültürde de medeniyette de marjinal konumda. İnsaniliği zorluyor. Medeniyet ya da kültür nefretine gelinmiştir bu noktada. Topluma nefes hakkı tanıyan kültür ve onun kabuğu medeniyetin ürettiği sosyoloji bu tavırla sekteye uğramıştır. Birine uzayda yaşamak diğerine de bir tarih saçması olan avcılık yakışır artık.

Bugün görüyoruz. Kültür ve medeniyet çatışmasının ne kadar boş olduğunu. Medeniyet olmadan kültürün bir işe yaramayacağını.Şu an itibariyle Nurettin Topçu’nun da Mustafa Kutlu’nun da Sezai Karakoç’un da Necip Fazıl’ın da aynı kumaşı farklı uçlarda dokuduklarını görmek lazım. Hepsi aynı desenin farklı zaman ve yerdeki fikir işçileridir. Mehmetli Milleti kumaşının farklı coğrafyalardaki dokuyucularıdır. Kuruluş için sadece bir üstada bende olmak tehlikelidir, dememiz, bundandı. Asıl manzarayı görmeye engel olabilir, kör edebilirdi bu. Konu Mehmetli Milleti’dir.

MEHMETLİ MİLLETİ’NİN BAYRAMI MÜBAREK OLSUN



 Adem Kalan

30 Eylül 2014 Salı

*

Allah'ım 
Sevgili Peygamberinin (sav) ümmetine
Türk'üne
Kürd'üne
Arab'ına
Yani Mehmetli Milleti'ne
Birbirlerinin yüzü suyu hürmetine
Zeval verme


Kuruluş

28 Eylül 2014 Pazar

İki şeyden bıktık, usandık.
Bir, İslamcılık. İki, Batıcılık.

Bazen, bazı yerlerde okuyorum, Türk insanın siyasal zekasının tükendiğini söylüyorlar. Geleneksel Türk devlet tipinin hamle gücünün bittiğini de. Hatta geçenlerde Yasin Aktay Türk zekasını apaçık bir şekilde ciddi ciddi reddetti. Böyle bir şey yoktur dedi. Ne oluyoruz? Tarihe mi gömülüyoruz, bilmiyorum. Gelip gömsünler mi bizi bari, onu da bilmiyorum. Ama Anadolu ayağa kalkmazsa bunun olabilme ihtimalini yüksek buluyorum. Neden mi? İki şey Türklerin canına okumuştur. Ruhlarındaki özgün pırıltıyı yok etmiştir. Ve hala da siyasal mantığımızı bulanıklaştırmaya devam ediyor.  Bu yüzden Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’nın ruhunun ne kadar yapıcı olduğunu görüyorsam bu hususta, İslamcılığını da o denli yıkıcı buluyorum. Anadolu’ya paramiliter bir ekolü reva görüyor Mehmet Akif. Anadolu’yu çoğu yönüyle geriye alıyor.  İslamcılığın öze dönüş retoriği  neden oluyor bu manivelaya.  Öze dönüş’ aslında Anadolu ruhunun ta kendisidir. Medeniyet yenilemesini yapması bundandır, Anadolu’nun. Medeniyet adları bizde tarihe devlet adıyla geçer. Bu da Anadolu devletçilik ruhunun halka nasıl yaklaştığını göstermesi açısından önemli. Devlet, bir medeniyeti var etmek için var olur, bizde. Medine’yi tekrar getirmek için yani. Medenilik var her şeyden önce ruhunda.  Bu, öze nereden, hangi yolu kullanarak döndüğünüzle alakalı. Doğu’nun dokusunu ayakta izzetle tutan bu sistemdi.  Günümüzde IŞİD gibi garip devlet istemlerinin bu yapının yokluğunda ortaya çıkması öze hangi yoldan döneceğimizi aşikar eder.  İslamcılık Türkleri siyasa özürlüsü yapmıştır. Bir kısım Türklerde Kemalizm,  bir kısım dindar Türklerde de İslamcılık neden olmuştur, buna . Geriye ise Anadolu’da üstü küllenmiş üç beş siyasal akıl pırıltısı kalmıştır. Doğu’nun tarihi yürüyüşteki  adımlarını tekrar düzeltecek bu ruhtur. Aksi halde  bizi değil Doğu’yu da tarihe gömeceklerdir.


Adem Kalan