İki şeyden bıktık, usandık.
Bir, İslamcılık. İki, Batıcılık.

Bazen, bazı yerlerde okuyorum,
Türk insanın siyasal zekasının tükendiğini söylüyorlar. Geleneksel Türk devlet
tipinin hamle gücünün bittiğini de. Hatta geçenlerde
Yasin Aktay Türk zekasını apaçık bir şekilde ciddi ciddi reddetti. Böyle bir
şey yoktur dedi. Ne oluyoruz? Tarihe mi gömülüyoruz, bilmiyorum. Gelip
gömsünler mi bizi bari, onu da bilmiyorum. Ama Anadolu ayağa kalkmazsa bunun
olabilme ihtimalini yüksek buluyorum. Neden mi? İki şey Türklerin canına
okumuştur. Ruhlarındaki özgün pırıltıyı yok etmiştir. Ve hala da siyasal mantığımızı bulanıklaştırmaya devam ediyor.
Bu
yüzden Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’nın ruhunun ne kadar yapıcı olduğunu
görüyorsam bu hususta, İslamcılığını da o denli yıkıcı buluyorum. Anadolu’ya
paramiliter bir ekolü reva görüyor Mehmet Akif. Anadolu’yu çoğu yönüyle geriye
alıyor. İslamcılığın öze
dönüş retoriği neden oluyor bu
manivelaya. Öze
dönüş’ aslında Anadolu ruhunun ta kendisidir. Medeniyet yenilemesini yapması
bundandır, Anadolu’nun. Medeniyet adları bizde tarihe devlet adıyla geçer. Bu
da Anadolu devletçilik ruhunun halka nasıl yaklaştığını göstermesi açısından
önemli. Devlet, bir medeniyeti var etmek için var olur, bizde. Medine’yi tekrar
getirmek için yani. Medenilik var her şeyden önce ruhunda. Bu, öze
nereden, hangi yolu kullanarak döndüğünüzle alakalı. Doğu’nun dokusunu ayakta
izzetle tutan bu sistemdi. Günümüzde IŞİD gibi garip devlet istemlerinin bu yapının yokluğunda
ortaya çıkması öze hangi yoldan döneceğimizi aşikar eder. İslamcılık
Türkleri siyasa özürlüsü yapmıştır. Bir kısım Türklerde Kemalizm, bir kısım dindar Türklerde de İslamcılık neden olmuştur, buna . Geriye ise Anadolu’da üstü küllenmiş üç beş siyasal akıl
pırıltısı kalmıştır. Doğu’nun tarihi yürüyüşteki adımlarını tekrar düzeltecek bu ruhtur. Aksi
halde bizi değil Doğu’yu da tarihe
gömeceklerdir.
Adem Kalan