18 Ekim 2024 Cuma

KURULUŞ, KASIM- ARALIK 2024, SAYI: 66





 

Verili devletler ve kurulmuş devletler

 

Verili devletler ve kurulmuş devletler olarak ikiye ayrılır modern cumhuriyetler. Halkın topyekûn bir şekilde kanıyla, canıyla bir milli mücadele vererek ve topraklarını vatan eyleyerek kurdukları siyasi organizasyonlara kurulmuş devletler denir. Kurulmuş devletler, her alanda istiklâl mücadelesi vermiş yapılardır. Ve bu devlet tipine yabancıların deyimiyle ‘Orta Doğu’da, bizim deyişimizle ‘Büyük Doğu’da, Kuzey Avrupa’da olduğu gibi, fazla bir örnek gösteremezsiniz. Yakın çevrelerde, Türkiye’nin yanına birkaç devlet daha koymaya kalksanız zorlanırsınız. Çünkü epeyi, bir yağma düzeni içinde Batılı güçler tarafından ortaya çıkarılmış zorlama hükümetlerdir, o kadar. Yani aslında bu devletlerin büyük kısmı kurulu devletlerden değildir, verili devletlerden sayılır.  Ve bu açıdan onların bahtları, şansları, saadetleri ve kutları da yoktur. Gelecekte de bu düşük profilli konumları, sürmeye devam edecektir. Verili devletler, modern dünyada bir kurtuluş ve kuruluş emeği göstermeden işgalci ve sömürgeci güçlerin büyük bir imparatorluğu parçalayarak, Batılıların, her türlü çıkarlarına uygun taksim ettikleri ve kendilerine boyun eğmiş yerel siyasi gruplara ya da hanedan artıklarına sundukları topraklardır. Bugün Orta Doğu'da bulunan birçok devlet, bu ikinci devlet formuna uygun biçimde haritalandırılmış diyarlardır. Lübnan, Ürdün, S. Arabistan… gibi çoğu devlet kazanılmış, hak edilerek kurulmuş yurtlaklar değildir, birilerince sağlanmış mülklerdir. Yarın da birileri tarafından ellerinden geri alınma potansiyelini her daim içinde barındırabilmektedir. Bu nevi devletlerin değişmez yazgısıdır, bu.  Hem verilmek hem alınmak onların kaderi haline gelmiştir.

Bu tür müdahalelere ve etkilere maruz kalan, aslında aşiret beylikleri sayılması gereken devletçikler, aynı zamanda bir millet bulamamışlar ve geçmişe doğru da derin bir iz sürememiş suni kurumlardır.   Çünkü devlet kurabilmenin de yeryüzünde bir devlet olarak kaim kalabilmenin sırrı da millet mesabesine çıkabilmekte yatar. Öte yandan millet aşamasına geçebilmek daha zordur, toplumlar için. Etrafıma bakıyorum, millet ve devlet kasıntısı yapan toplulukların çoğu, haritalarını günden güne fare gibi kemirenlere karşı koyamadığı gibi ufak bir rüzgârda savrulup gidiyor, tek başına bir millet ve devlet katına ulaşamadığı için. 

Bugün Orta Doğu'da, Osmanlıdan koparılıp da birilerine belli bir süreliğine kiralık verilen toprak parçaları, bunları size biz verdik şimdi geri alıyoruz denilerek, büyük İsrail için toplanmaya çalışılıyor.


Y. Türk