12 Ocak 2017 Perşembe

Ü



Aşklar buluta Yahya gibi binecek
Elif elif tozarak inecek, canım

Dayanacak ahrete  kulaklar
Duyacağımızı hemen çalacaklar

En güzel topuğa en güzel kurşunu
Korkmayın bir melek sıkacak

Gözdeki yetenek kulaktaki tını
Dünyanın son gününe benzeyerek bitecek, canım


y.türk

10 Ocak 2017 Salı

Üç Yol


Bir coğrafyada türeyen akıl ve duygu yapısı öncelikle şiirdedir. Şiirden yirmi otuz yıl sonra ise hayattadır, sosyolojidedir.  Her şiir türü, kendi mekan ve tarih kafasından gelmiştir. Öz hayat tarzını bu şekilde yenilemiştir. İleriki dönemlerde yaşamımıza yağacak yağmurları şiirin zekasında çakan şimşekler belli eylemiştir.

Birincisi ‘ethos’ şiir. Dede Korkut’tan tutun Namık Kemal’e; Akif’ten, Sezai Karakoç’a kadar gelen fikir inşa sanatı. Bugün son halkası Neo-epik şiirdir.

İkincisi Metafizik şiirdir. İlahi, münacat vb. türleri hasarsız şekilde şaire inşa ettiren duyuş biçimidir. Allah’a konuşma, dua yapmak ve millete seslenmek isteyenlerin vazgeçemediği şiir çeşididir. Millete konuşan en anonim şairin Yunus olması bu yüzden boşuna değil.  Metafizik,  şiirde  devlettir.


Üçüncü yol imge şiiridir. Şiirimize hem sonradan girmiş hem de yabancıdır. Gözü, metafiziğin tahtındadır. İmgeyle Allah’ı nasıl anlatırsınız,bilmiyorum. Bu şekilde konuştuğu yerlerde de imgenin, ‘antropomorfizm’ yer yer belirmiştir. Gelecekte antropomorfik bir kültür ve dil yapısı baş gösterirse toplumumuzda bunda imgenin yanlış kullanımının büyük bir rolü olacaktır.



Yeprem Türk

8.

O büyük törenlerde o ulu sesler
Lezzeti yürekten gelen melemeler

Aşk orada hangi resimlidir
K harfiyle bize şimşekleseler

Nur içinden gelen gıcırtılara
Allah’ın en güzel harfleri deseler

Bize bir sinyal göndersinler
Nasibin en aşkın cephesindeyseler


Y.Türk

Madem


Yazıma ve ruhuma sordunuz madem
Nasıl gelir ilham, iaşeniz
Hindibaya, tereye geçim veren Rabbim
Harflerime de yiyecek gönderir bilirim

Burası gaybın sosyolojisidir

Rızkın temeli insan için
Göklerden gelen nasip nurun
Tahıla döndürülmesidir

Temmuz Direnişi Türkiye nasibi
Mekkenin rızkı Bedir Gazası
Tayların rızkı zıplamasıdır

İstanbul ve Ankara’yı aynı
Rızıkla besleyen Rabbim
Dünyadaki suları, rüzgarı
Ahrete; rüyadaki fırtınayı
Hayata taşırmayan Rabbimdir.


Y.Türk


Gül'ün Has Ümmeti Sarıçiçek

Anadolu’ya has bir deyim içinde dursa da sarıçiçek, o aslen hem bir ahretçidir, hem dünyacıdır.  Bütün iyi ve temiz insanlara; mezheplere, meşreplere aynı gözle bakan ak bir bitkidir.  Manevi olarak toprağı Anadolu’dur. Ve dünya edebiyatındaki meşhurluğu Türk edebiyatı eliyle gelmiştir. Neden başka bir çiçek değil de sarıçiçek? Üstelik sarıçiçek gülün nesidir? Edinilen izleme göre sarıçiçek, güle özenen, çiçek yaratılmış bir güldür. Bütün özlemi gülden ayrılmamak, ona giden bir yol olmaktır.   Üstelik koca  uhrevi bir irfanın ,tarihin siyasetin de önemli simgesidir, sarıçiçek. Türkiye’nin öz siyasetinin şiarıdır. Türkiye, aslında sarıçiçek siyasetinden ibarettir. Afrika, Ortadoğu, Kafkaslar… onda kardeşleri olan yapraktır.


Sarıçiçek, gülün başka bir şekilde söylenmesidir. Aynı anlama sahiplerdir gül ve sarıçiçek, ancak göstergeler değişiktir. Gül, Muhammed (as); sarıçiçek, ona uyumun adı olan Mehmet’tir.  

Y.Türk

9 Ocak 2017 Pazartesi

AZALIYOR DA AZALIYOR



300 yıldır, topraklarımızda bilgi ve irfan eksiliyor.
Buna bağlı olarak bölgelerimizin, şehirlerimizin de sayısı düşüyor.
Devletimizin gücü, insanımızın kabiliyeti de bundan nasibini alıyor.
Onları elimizde tutacak bilgimiz olmadığı için dün Balkanları, Kafkasları kaybettik. Bugünse Halep elimizden çıktı.
Bilgimiz, ahlakımız, irfanımız azaldıkça hem soyut hem de somut cephede küçüldük.

***
Bilginiz, irfanınız azaldıkça topraklarınız azalır, çünkü.
Bu; hayatın değişmeyen, kadim kuralıdır.
Halep’i elinizde tutmak için önce onu elinizde tutma bilginizin olması gerekiyor.
Şehirleri elde tutma bilgisi ve kabiliyeti kiminse şehirler onun oluyor.
***

Bilgi kaybımız çok, irfan yok, kalkan yok, nifak çok.
Nifak miktarınca millet olma bilinci çöküyor.
Medeniyetimizin göğündeki tüm unsurların başı bu yüzden kinle vuruluyor ve kar gibi düşürülüyor.
Bazen diyorum, Allah’ım bize bu, son fasıl mı, tarihten çekiliyoruz mu?
Geçti mi geçen günler?
Bitti mi, yok mu bizim için bir daha bilgelik dolu yıllar?
Anadolu’dan  çıkarmak için de kader bize giydirecek mi ayakkabılar?


Adem Kalan