Bir coğrafyada türeyen akıl ve duygu
yapısı öncelikle şiirdedir. Şiirden yirmi otuz yıl sonra ise hayattadır,
sosyolojidedir. Her şiir türü, kendi mekan ve tarih kafasından gelmiştir.
Öz hayat tarzını bu şekilde yenilemiştir. İleriki dönemlerde yaşamımıza yağacak
yağmurları şiirin zekasında çakan şimşekler belli eylemiştir.
Birincisi ‘ethos’ şiir. Dede Korkut’tan
tutun Namık Kemal’e; Akif’ten, Sezai Karakoç’a kadar gelen fikir inşa sanatı.
Bugün son halkası Neo-epik şiirdir.
İkincisi Metafizik şiirdir. İlahi,
münacat vb. türleri hasarsız şekilde şaire inşa ettiren duyuş biçimidir.
Allah’a konuşma, dua yapmak ve millete seslenmek isteyenlerin vazgeçemediği
şiir çeşididir. Millete konuşan en anonim şairin Yunus olması bu yüzden boşuna
değil. Metafizik, şiirde devlettir.
Üçüncü yol imge şiiridir. Şiirimize hem
sonradan girmiş hem de yabancıdır. Gözü, metafiziğin tahtındadır. İmgeyle
Allah’ı nasıl anlatırsınız,bilmiyorum. Bu şekilde konuştuğu yerlerde de imgenin, ‘antropomorfizm’ yer yer belirmiştir. Gelecekte antropomorfik bir kültür ve dil
yapısı baş gösterirse toplumumuzda bunda imgenin yanlış kullanımının büyük bir
rolü olacaktır.