3 Temmuz 2014 Perşembe

YEŞİL DEĞNEK: İSLAMCILIK


 
İslamcılık hareketinin geldiği son aşamanın adı, milletimizi kültürüyle birlik yok etme operasyonudur. İslam için tek medeniyet tek devlet bahanesiyle sivil halkın tarihten gelen ananelerini silmeye ant içmiş, İslamcılık. Oysa bilinmeli, tek başına medeniyet diye bir şey yoktur. Medeniyet, kültürlerin bileşkesinden doğar. Havuzdur. Bu havuzun suyu, kültürlerdir. Yerelliklerdir. Karşı konulan bu kültürler, İslam yaşantısı içinde husule gelir. İslam’ın hayat alanıdır, bunlar. Bunlar kaybolursa, orada önce insan, sonra İslam yaşantısı buharlaşacaktır. İslamcılık, bütün bunları es geçti. Sivil halkın olağan yaşantısı içinde edindiği deneyimleri gericilik saydı. Aslında başımıza İslamcılık, Avrupacılık gibi geldi.  Özellikle halkın yaşattığı derin değerleri yererek, hatta onları bir ayrımcılık vasfına büründürerek Avrupa zihniyetinde bir işlev gördü. Bu açıdan, halka bakış itibariyle Kemalist zihniyetin bir başka versiyonu olarak hareket ediyor. Elinde, halkı güden apaçık Batıcılık gibi bir şeyi yoktur İslamcılığın.  Ancak kendine has başka bir aracı vardır.  Bunun adı da ‘yeşil değnek’tir.  



İslamcılık bir değnektir. Ve bunu da yontmuş bir el elbet vardır.  Bu yeşil değneği tutan el kimindir? Buna cevabı, metnin sonunda vereceğim. Çünkü orada bir akıma işaret etmem gerekiyor. İslamcılığın kaynağı neresidir orayı göstereceğim.  İslamcılıkta vatan kavramı pek yoktur, bilirsiniz. Vardır da insana ayıp olmasın nispetinde vardır. İslam’ı nerede yaşayacağınıza dair sorun da burada belirir. Bu kavramın, yıllarca altı boşaltılmaya çalışıldı, İslamcılar tarafından. Ve vatan kavramı hezimete uğratılınca Doğu’da, bu kavramın yeri kapitalizmin varlığıyla doldurulacaktır.  Avrupa baronlarının son yayınladığı ve daha birçok  küçük devletin yolda olduğu izlenimi yaratan haritalara bakarak söylüyorum.  Petrol kuyularının olduğu yer vatandır, artık.  Bu siyonizmin kaçıncı aşamasıdır, sonrasında nasıl bir aşama var bilmiyorum. Ancak bunu kestirmek de o kadar zor değil. İslamcılığı biçimlendiren el, son olarak, bir kale vazifesi görerek Doğu'yu koruyan, Batı’nın Doğu üstündeki hakimiyetini kıran  Anadolu’yu İslamcılıkla zayıflatmayı deneyecektir. Aslında bu herkesi kendi meşrebiyle kabul etmeye hayır diyen, insanları alabildiğine dönüştürüp, yarına cascavlak çıkarmak isteyen, yüzyıllık bir projenin ismidir. Doğu’nun çoğulcu tabiatına meydan okuyan, medeniyet halısındaki tüm renkleri havaya uçuran, orada bir uzay boşluğu yaratmak isteyen,  Paramiliter düşüncenin bir ayağıdır, İslamcılık.

Yeprem Türk




1 Temmuz 2014 Salı

NEO-EPİK ŞİİR YA DA NAM-I DİĞER ANADOLU HAREKETİ

Değişik açılardan her daim İslam milletinin önünü açan şiirin,  modern çağda, değişik akıl sahipleri tarafından artık bu görevine son verilsin isteniyor. Sırf bu yüzden, dün de II.Yeni hareketini yok saymıştı aynı kafa.  Ancak nafile bir çabadır, bu. Şiir görevini yapmaya devam edecektir. Türk şiir tarihinde bu görevi gören akımlardan bir tanesi de Neo-epik şiir akımıdır. Neo-epik şiir ile Türkiye’nin kıpırdanışı aynı zamana denk gelir. Ve bu boşuna değildir. Geleceğin silüetini şiir verir, bizde. Epiğin, neo-epik şiirle, modern hayata tekrar doğrudan girişi ve Türkiye’nin belli açılardan kıpırdanışı ayrı şeyler olarak düşünülemez. Doksanlarda Türkiye ve şiir birlikte bir dönüş yaşamışlardır. Anadolu insanı, burjuvanın siyaset üzerindeki etkisini kırarak Türkiye’nin canına nasıl can katmışsa, şiire de bu ruhu Neo-epik şiir akımı üflemiştir. Aslında bu açıdan bakılırsa, birçok alanda, temelde bir Anadolu devrimi yaşanmıştır, ülkemizde. Neo-epik akım da, bir Anadolu şiir akımıdır, nihayetinde. Bir Anadolu hareketidir.

(Kuruluş Dergisi sayı 4'ten)

Yeprem Türk