26 Ekim 2019 Cumartesi

Benden Önce Ölme & Mustafa Nezihi PESEN



 Hep söylenir bir dua olarak. Âdem'den beri söylenir. Nuh'tan beri söylenir. Yakup'tan beri söylenir: Benden önce ölme oğul. Benden önce ölme yavrum. Benden önce ölme...


Benden Önce Ölme, Mustafa Nezihi Pesen’in uzun bir aradan sonra gelen ikinci kitabı. Her yeni defter yeni sefer. Pesen, şair gibi yazıyor, çıkarıyor kitaplarını. Bu kitabında da şiirselliğin, öykünün ve denemenin karışımı var. Bu türün adı nedir? İmam-ı Rabbanî’nin mektubat üslubu, Şebüsterî’nin Gülşeni Raz’dakine benzer sıcaklığı ve nasihat şekli, Mecnunvari sevda seslenmeleri  metinlerde yer etmiş. Biraz pendname biraz hikâye biraz aşk biraz tarih biraz serüven olan düşünsel bir eser Benden Önce Ölme. Mümin kardeşlerle yapılan bir dertleşme mesnevisi.

Nazım Hikmetin Ben senden önce ölmek isterim adında  bir şiiri var. İbrahim Tenekeci’nin Görmeden Ölmek isimli bir kitabı bulunur. İki deyiş de aynı anlama gelir. Aslında bu deyiş zor zamanlarda kullanılan bir ifade.  Seferberlik sözü sanki. Ama önce Peygamberler kullanmış bu kelamı. Zaten her Peygamber hakikâtin dünyaya seferi değil mi? Mustafa Nezihi Pesen de  bu seferîlik geleneğine uymuş. Yazarımız Seferber dergisinin genel yayın yönetmeni, diyelim de mesele daha iyi anlaşılsın.

Mustafa Nezihi Pesen, yaşamış görmüş okumuş ve bunları kendisine ömür etmiş. Ömründen de tortuların suyunu, özünü damlatmış, ömrünün altına bir bakraç koymuş, işte o bakraçta birikenler de kitap olmuş. Yazılarını canı yazmış, dilinin arka bahçesinde ise hepimiz varız. Hayasıyla, neşesiyle, yasıyla, şöleniyle, düşüşüyle, kalkışıyla fıtratımızın umum hali var.

Yazar, insanlık olarak bir anomi çağından geçtiğimizi haber veriyor. Benden Önce Ölme ara ara nasihatle ve bazen de duygu durumları üzerinden okuyuculara atılan dayanışma ve tutunma ipleriyle dolu. Bu tutumuyla eser, Gök Kubbe felsefesinden ziyade Asr-ı Saadet Kubbesi düşüncesi içindedir.


Yeprem Türk

20 Ekim 2019 Pazar

Nuri Beysiz İlk Türkiye Akşamımız & Eksik Akşam




Kurak bir akşam, güneş ufukta sönüyor
Paralar bankalara dönüyor
İnsan Fetih Suresi’ni dinleyince, Nuri Bey
Kurudan kalkıp yaşa gidiyor

Suriye’den gelmiş küçük kızın
Bakışları Yeni Cami’den sonra beni geziyor
Garip gözü oturup kalktığı yeri
Biraz yanık bırakıyor

İnsan, yutkunmaya
Sesin seferî hali, diyor
Ah sesin köküdür, Nuri bey
Tüm sesler oradan türüyor

Nicedir bundan herhalde
Akmak istiyor kalpteki yara
Baş aşağı, nehir olsun
Kardeşlerini de çağıra çağıra



Yeprem Türk