1 Aralık 2019 Pazar

1.12.2019



Sabah erkenden kalktım. Ezanı duydum, Haydar Paşa Camii minarelerinden. Evimin penceresinin yana kaçan cephesinde bir ev var. Yaşlı bir teyze, bu evde her gün sabah saatlerinde lambalarını yakıyor. Işığı hemen alıyorum. Beni de uyandırıyor. Sanırım namaza kalkıyor. Bense gökyüzünü izleyerek dinlenmeyi sevdiğimden, perdeyi açık bırakıyorum. Karşı tarafta apartman yok. Bu yönden rahatım.

İstanbul, yağmuru özlemiş. Tan zamanı camlarım tıpır tıpırdı.  Ve işte tamda kitap, yazı vaktiydi. Okumada iki kitap bitirdim bugün (Batıcı entelektüellerimiz, Keloğlan’ın kösesi gibiler), yazmada üç yazı. Yazmam daha da devam ederdi aslında, yazdığım şey güzel ve tatlı bir üslupla geldi. Gökçe diyeyim size. Ama vücudumun da hakkı var, deyip kalemi bıraktım. 

Kalemle yazmayı seviyorum. Dünyada hayat başlarken insana verilen o ilk malzemelerle yaşama idrakini de.



Yeprem Türk