25 Nisan 2023 Salı

KURULUŞ, Mayıs- Haziran 2023, Sayı 57


 

                                                              İyi okumalar.

23 Nisan 2023 Pazar

bir yıldız yok. orası boş, bomboş. yazık.

  

Politikacılar, hükümet kadroları; Türkiye’ye gereken önemi göstermediler, göstermiyorlar. Şimdi daha acımasız bir siyasetçi sınıfı ortaya çıktı: Teknokratlar.  Bunların Türkiyeye lazım olan saygıyı esirgemeyeceklerinden şüphem daha fazla. Türkiyenin tarihine, insanına, kültürüne, doğasına ve toplumsal yapısına bu bürokrasi sınıfının bakışı gerçekten çok başka. Kapitalist, sert, günlük ve ticari. Türk bürokrasisi kendisini teknokratlara emanet etmekle genç Türkiye’nin maddi ve manevi enerjilerini hoyratça kullanmaktaki dozunu daha da artırmakta. Türk topraklarının bir ruhu varmış, geleneksel bir zinciri bulunurmuş, bir felsefesi olurmuş bunların hiçbirisi teknokratların umurunda değil. Onlar Türkiyeyi bir şantiye, bir tesis, bir pazar yeri gibi görmekten öte bir bakış açısına geçmemiş durumdalar.

On yıllar boyunca halkına aldırışsız bir liderler silsilesinden geçti Türkiye. İnsanını iki cendere arasında yaşatmaktan büyük zevk aldı, bu bürokrasi. Batıcı bürokrasi. Modern bürokrasi. Kâğıt bürokrasisi. Ve sonra teknokrat bürokrasisi. Ne derseniz deyin, hepsi aynı düzenin, akışın silsilesi.

Şimdi ne değişti? Hiçbir şey. Halk, hâlâ sömürülüyor ama bu kez daha ince bir üslupla iş kılıfına uydurularak. Batıcılık, Türk bürokrasinin her türlü şeklini kullandı. Önce jakobenleri, sonra sağcıları, sonra İslamcıları. Türk bürokratları da açıkçası Batıcılığın zamanın ruhuna göre  beliren biçimlerine girmekten çekinmediler, bundan geri durmadılar. Batı çünkü zehirli balını, bu, durmadan kılık değiştiren formlar, tarzlar diyebileceğimiz akışkanlıklar üzerinden akıttı. Modernlik, Batıcılık vaadiyle gelmeyen hiçbir bürokrasi, lider başa geçemedi.

Açıkçası insanımız, iliklerine kadar hem maddi hem de manevi enerjisiyle sömürüldü. Kandırıldı. Muhalefetle iktidara geçen muhalefetleri bile düşünün Batı bürokratları belirlemişler. Sadece bize oynamışlar, derinlerde değişmeyen bir durumun yüzeyde değişen görünümleriyle. Arka planda hiçbir farklılık yok. Yani her iktidar değişiminde kullanılan halk, bir kez daha muhalefet oyunuyla yine bir kata kulleye getirilmiş oldu.

Bugün İslamcı bir hükümet döneminde yaşıyoruz. Bugün dolar 19 lira. Yani aslında Batı’ya çalışıyoruz. İki yüz yıldır topraklarımızda canhıraş biçimde emek veriyoruz, emeklerimizin karşılığını da Batı kapitalizmine yediriyoruz. Borçlanıyoruz Batı’ya faiz ödüyoruz. Borçlanmasak da dolar üzerinden yine aynı faizi ödemek zorunda bırakılıyoruz.

Türkiye’de hakikaten neler oldu, neler oluyor? Bunu on veya yirmi yıllık aralıklarla bir şekilde yayımlanan gizli belgelerden, itiraflardan öğreniyoruz. Çünkü bu belgelerin ifşasıyla da yeni bir oyun, dalavere kuruluyor.  İyi ve güzel zannettiğimiz şeylerden dolayı dolandırıldığımızı görüyoruz. Böylece geleceğimizi, umuda dair diri hislerimizi öldürüyoruz. Güven duygumuz, hayata olan saygımız azalıyor.  İnsanımız bunu hak etmiyor. Bugün Türk siyasetinde hükümetlere karşı güven epey azalmış durumda. Siyasetin arkasındaki karanlık, insanımızdaki politik canlılığı çoktan kötürüm etti. Ben, artık oy kullanmıyorum. Politik tartışmalara ve atışmalara kulak bile vermiyorum. Benim insani bir cevherim var. Bunu onlara harcatmak, yedirmek istemiyorum. Hayatımın tek bir saniyesini bile bir politikacıya harcamayı kendime zül sayarım.

Ve bir gün tarihe bakınca, bürokrasimiz yaptıklarından utanacaktır. Genç Türkiye’nin gücünü, sinerjisini nasıl hovardaca kullandığını görünce pişmanlık duyacaktır. Çünkü millette her enerjikliğin bir sırası, demi, tarihsel bir önemi vardır. Aynı enerjiler, şevkler zamanında verimli kullanılmadığı için biter. Sonrasında aransa da bulunmaz bir cevhere dönüşür. Partiler, milletin kendilerine dönük tarafını çoktan bitirdiler. Sönümlediler. Partiler, milletin dışına düştüler. Oradan gazel okuyorlar.

Bu partiler sayesinde gelecek olan hiçbir ideali, geleceği ve çağı paylaşmıyorum. Bunu insan olduğum için, insanlığım adına yapıyorum.

Son tahlilde, bugün Türkiye’de, siyasetin evreninde göz kamaştıracak bir yıldız yok. Orası boş, bomboş. Yazık. 


Y. Türk