O gece sokaklarda
Yunus vardı. Anadolu’nun bir şair gibi dile gelmesi oldu. 15 Temmuz imgesel
değil, metafizik bir hareketti. İçinde bir dolu hikmet vardı. Ululuk
barındırıyordu. Bir dünya görüşü bitiyor, yeni hayatın manalarının ilk ışıkları
yanmaya başlamıştı o gece. Biz
dayandığımız yanlış kültür ve felsefe olarak o gece dibi bulduk. Hem de
silkelendik, yeni bir kuruluşun abc’sine ya da elifbas’ına tanık olduk. Bu
yüzden 15 Temmuz şiirlerim için YAKMA kelimesini kullandım. Yakma, bana
destandan daha sıcak ve yerinde geldi.
Günümüzde destanlar ancak bu
formda olabilir belki.
15 Temmuz kitabı, bir
medeniyetin hayatına kast edilmek üzereyken söylediği içlenmelerdir. Edilen dualardır. Nefesvaridir. Kurgusal değildir. İçinde tank yok ama o tankı durduran elin,
iman dolu göğsün iç ve dış cephesinden olan hayat görüşleri vardır. Bizde
ideolojiler değil, halkın nefesi etkindir. Bu cümlenin tevilidir, 15 Temmuz'a YAKMA.
15 Temmuz’a YAKMA,
tamda hadiselerin içinde olan birisinin bazen kendisine, bazen milletine, bazen
Allah’a , Peygamberine dönerek; bazen Yunus ile dertleşerek, Doğu ve Batı’yı
ayırarak; rızkın ne olduğunu tam da o an içten duyarak; ‘ah İbrahim’im şimdi
burda olsa’ diyerek; Meleklere değerek yapılan bir konuşma, potporik bir
ibadet, bir söylemedir.
Yeprem Türk