Temrin
dergisi, Ocak- Şubat 2015, sayısında
yayımlanan Kamil Eşfak Berki’nin ‘Sinde Bir Ses’ şiirinin okunmasını
öneririm. Şairin önceki şiirlerinden çok farklıdır, şiir. Türk şiirinin içinde
neler var, parça parça gösteriyor. Sıkı
düşünülmüş hem de ilham denen şeye bulanmış. Tarih, günün şartları ve muştu dip
dibe şiirde. Bence bunlar Türk şiirinin
hüküm sürme şartlarıdır. Kazıyla yani
tarihle, günün şartlarını anlamakla ve geleceğe ışık tutmakla vardır Türk
şiiri. Bu bellek, şiirde yerli yerine oturmuş. Türk şiirinin değişmeyen
fıtratını, daha doğrusu bir şey Türk
şiiriyle nasıl şöylenir, bu mesele sergileniyor şiirde. Okuyucuyu nasıl
durdurmak gerekirse öyle durduruyor ve nasıl söylemek gerekirse öyle söylüyor şiir. Dünya
şiirinde Türk şiirinin ayrı bir adab-ı muaşereti var yani. Aklınıza bu geliyor. Bu adab-ı muaşeretlerden bir tanesi de
aslında şiire bir sonuç verilebilmektir. Ya da bir muştunun iliştirilmesidir. Ve
bu önemlidir. Mesela günümüz şiiri, istisna o kadar azdır ki, başlı başına bir şikayet şiiridir. Oysa Türk şiiri, sayar döker şikayetini ama
sonuçta bir karar alır. Ya da bir davete yol gösterir. Yunus böyle yapar. Akif de. Örneğin Yunus ‘Sen de gönenmek
istiyorsan gönüle gir, deyip bitirirken şiirini, Müebbet bir bahar insin şu
yanmış yurda, Mevla’dan’ dizesiyle sonlandırır Akif de şiirini. Türk şiiri en
bariz biçimde biterken yaptığı bu şeyle başka millletlerin şiirlerinden ayrılır. Yani Allah’tan ümit kesilmez, der. Ebterliği,
geleceğe döl gönderememeyi reddeder.
Bizim şiir kişisi dediğimiz ortak tarihi fıtratın bir tavrıdır, bu.
…
Anadolu’da doğmuş lakin gizlenmiş doğduğu yer
sıkı dur ey ehl-i nifak
selen bir yiğit besbelli lakin o bir şahbaz
kızoğlankız bir kahraman
…
Burada benim inancıma gore Berki, Mehmet karakterini anlatıyor.
Anadolu’da doğan, şu an şahbaz olan, imanımca odur. Godot olmadığına göre. Berki, açıkçası bunu daha net açık etmeli. Onu bu kadar gizlemeye hakkı yok, Berki’nin
Yeprem Türk