1 Mart 2015 Pazar

Sonra...

Ahmet Davutoğlu, ilginç konuştu. Aslında Akparti’nin söylem olarak gelip dayandığı sınırı açık etmesi bakımından önemlidir, Davutoğlu’nun konuşması. Çözüm süreci hakkında yaptığı son değerlendirmelerdir bu konuşmanın içeriği. Davutoğlu, bu Türk şu Kürt demeden oluşan siyasi ve demokratik bir çatıda buluşmaya çağrı yapıyor. Ötekine şu, diğerine de bu demeyeceğiz, pekala ne diyeceğiz. Devamı gelmiyor. İşin içinde ayrılıkçı şeylere karşı reddiyeler var. Ancak reddiyelerin yerini bir davetin doldurması gerekmiyor mu? İş reddiyede kalıyor. Davet yok. Bu millete Türkiye halkları veya Türkiye halkı gibi ifadeler kullanmakla da diğer yandan meselenin özünden kaçılıyor. Izmir’de kürsüde Türkiye halklarıyız diyen bir siyasetçinin o halklardan hangisinin tarafını kastetteği o kadar aşikar ki. Ya da Diyarbakır’dakinin. Günümüzün tüm partileri, meseleyi buraya kadar toparlayabilir. Türk Kürt meselesinin üstünde bir milletiz oysa. Halklar yok yani, tek bir halk var. Daha doğrusu tek millet. Bu açıdan yeni bir siyasal sürece ihtiyaç var. Bazı partiler yüzyıl öncesinin milliyetçi akımı etkisinde iken; bazıları da Osmanlı torunu olabilmişler ama yeni bir şey olamamışların partisi şeklinde duruyor. Neden? Çünkü Osmanlı Milleti’nin süreğinde Mehmetli Milleti olarak nefes tazelemiş bir milletiz, biz. Din, tarih, kültür özetimiz, çağımızda böyle söyler.
Allah, Diyarbakır meydanında Mehmetli Milleti derken İzmirde’ki kardeşlerimizi, aynı şeyi Edirne’de söylerken Diyarbekir’deki kardeşlerimizi akla getiren bu gerçeği yine oralardan söyletmeyi nasip etsin. Sonra Filistin’de de.


Adem Kalan