19 Şubat 2014 Çarşamba

HOŞ GELDİN EDEBİYAT!


Yıllar önce İsmet Özel, bir şiirinde söyledi.  Gazetelerin kelimeleri tutukladığını,  kısırlaştırdığını. O zaman için bu doğruydu. Gerçekten, gazetelerle bir millet kelime fakirliğine nasıl sürüklenir?  Geçmiş yıllar içinde görüldü. Ancak şimdi durum çok farklı. Gazeteler günlük çıkmalarına rağmen dergilerde gördüğümüz fikir atraksiyonlarından çok daha önde. Bu bakımdan edebi dergiler zayıfladı. Gazeteler güçlendi.  Edebiyat dergisinde bir fikir takibi yapmak neredeyse hayal gibi. Mesela Hareket dergisi güçlü bir fikir dergisi olarak var oldu. Diriliş hakeza müthişti. Ölüyü diriltti.  İnsana değişik türlerde de olsa bir çeşit  yol haritası  sunmakla ödevliydi, geleneksel dergicilik. Mavera ve Edebiyat dergisi de farklı görevler ifa etti. Üstelik bunlar hayati görevlerdi.  Birer görev söylemine sahip namlarıyla tarihteki yerlerini aldılar.

Hareket dergisinin son ucu şu an için İtibar dergisi içindedir. İsmet Özel çünkü, Nurettin Topçu’dan aldığı ipi radikalleştirdi. Ya da bitirdi. Söylediği doğruları bile aynı radikallik içinde kaybolup gitti, Özel'in.  Bu çizgiye olan güveni sarstı, İsmet Özel. İtibar dergisi, Anadoluculuk kanalına eski itibarını tekrar iade edebilir mi? Hayır. Çünkü İtibar dergisinin bu tür söylemleri taşıyabilecek ne bir şairi ne de bir düşünürü var.  İbrahim Tenekeci bu tür işleri Mehmet Emin kadar ancak başarabilir.  Lütfi Bergen’le denendi  ama o da olmadı.  İsmail Kara ise, bir biyografi ya da geçmiş zaman fikirler yorumcusudur. Belki Hakan Arslanbenzer,  Anadoluculuğa tekrardan ruh üfleyebilirdi. Çalışkandır, şairdir, müthiş bir yorumcudur. Ancak ona da  bazı dergiler,  itibarsızlaştırma üzerinden giderek  engel olmaya çalıştılar. Başardılar da. Sanırım bu baskıda,  her alanda etkin bir  varlık göstermek isteyen gülen cemaatinin dergilerle yaptığı işbirliğinin etkisi var.  Edebiyat  dergisiyle son bulan fikirci dergi geleneğinin sona ermesinin temelinde bu türden ilişki  ağı yatıyor. Önce Anadoluculuk bitmeliydi, sonra Diriliş geleneği kapatılmalı,  bazı dergiler üs olarak kullanılarak edebiyat sahası bazı anlayışlar lehine genişletilmeliydi. Çünkü Büyük Doğu, Diriliş, Mavera, Edebiyat derken  koşar adım giden bu büyük şahlanış birileri tarafından durdurulmalıydı. Şu an edebiyatımızda otuz yıllık bir boşluk var.  Bu boşlukta Avrupa ve Amerika’nın payı nedir?  Bilinmez. Büyük ihtimalle böyle düşünüldü.

Şimdi ne var?  Ortam tekrardan hem bir fikrin davasını güden hem de fikir şairliği yapmak isteyen dergilere açılmış durumda. Çünkü mafyatik edebiyat ilişkileri bitmiş vaziyette.   Bulanık su duruldu yani.  Karanlık ilişkiler ağına takılan edebiyatın üstünden sisler dağıldı.  Aslında ortamda bir üretimin olmadığı da görülebilir bu ara. Mavera ya da Edebiyat dergisi döneminin ferahlığı ve açıklığı var gibi de diğer yandan.  

Adem Kalan