18 Ağustos 2019 Pazar

&


Batı sosyolojisi aslında bir kültür sosyolojisidir. Bizimkisi daha ziyade bir irfan sosyolojisi.

Kültür, din dışı bir incelikle geldi. Ve uygarlığın sosyolojisinde taşıyıcı ve yayılmacı bir unsura dönüştü.

Kültürde etimoloji, mit ve fen birlikte buluştu. İrfanda ise ilahiyat, akıl ve fennin kaynaşması vardır. İrfan, kıssalarla da beslendi.

Bu dönemde ortaya çıkan Batı’nın çoğu önderleri, neredeyse kültür adamlarıdırlar.  Yunus ve Mevlânâ ise birer irfan insanları.

Eski Grek düşüncesinde hem irfan hem kültür vardı. Bu da onları değerli kılıyordu ve Farabi, İbn-i Sina gibi düşünürleri de hem kendine çekiyor hem de besliyordu.

Bu köklü temel, Fransız ihtilalinden sonra ikiye ayrıldı: Teolojik alan, Kültürel saha.

Teolojik kulvar, Saint Simon gibilerce siyasi propagandada tıkanıp kalırken, diğer alan ise ilme bilgelik kazandıracak olan hikemîyeti kaybetti.

Eski Yunan düşüncesinden sonra Batı’da irfan olmadı dense de aslında yeriydi.


Y.T.