Bin yıl önce
ortaya çıkan birinci kriz dönemi; İbn-i Haldun, Gazali, Yunus gibi o çağın
aydınlarınca giderilmişti.
Neredeyse iki
yüz yıldır, ikinci medeniyet kriz devresini yaşıyoruz.
İkinci krizden
sonra geleneksel ulemanın, akd ve hal
ehli’nin yerini cumhuriyetin ilk dönemlerinde, ilimde de sanatta da
‘tercümanlar’ aldı.
İlimde,
felsefede tercümancılık, Türkiye için birinci dönem bir Batıcılıktır. İktisatta
ve yaşam görüşünde kapitalizm de bunun tersi Marksizm de Türkiye’ye bu yolla
gelen taklitlerdir. İkisinde de mütercimiz.
Birinci kriz
döneminde yine Yunan düşüncesinin ve sanatının hücumlarıyla
karşılaşmıştık. Ama o dönemlerde İbni Sina,
Farabî gibi feylozoflarca Grek düşüncesinin hakikâtleri alınmış İslam düşüncesi
içinde bir malzeme olarak yoğrulmuştu. Geriye ise posası kalmıştı.
Bu dönemden sonra da zaten Grek düşüncesinde
bir parlama bir ilerleme olmadı. Oradan alınması gereken de birinci kriz
çağında alınmış oldu. Cumhuriyetin ilk dönem aydınlarının ikinci kez Yunan
düşüncesine Gazalisiz, Farabisiz gidip eli boş dönmesinin bir sebebi de budur.
Y.T.