19 Ağustos 2019 Pazartesi

DÜŞÜNCE TAVRI


Eski Grek düşüncesi, bir irfan dünyasıydı. Karşılaştığı başka dünya görüşündeki insanlara bile bir gıda sunabiliyordu.

Bin küsur yıllık Mehmetler düşüncesi bir irfan membaıdır. Başka uygarlıkların insanlarına da besin olmuştur. Çatışmacı bir kimlikten uzak kalmıştır.

Çünkü irfan çatışmaz, kadim kaynakta buluşmaya çağrı yapar.

Ama kültür, başlı başına çatışmacı bir dünya görüşünü temsil eder. Fransız ihtilaliyle yani faşizmle doğar. Farklı hayat ve medeniyet görüşündeki milletleri dışlaştırır, ötekileştirir.

Modern Batı düşüncesi, bir kültür tarihinin ve çatışmacılığın düşüncesidir. İzmler ve ideolojiler de kültür düşüncesinin  verimleridir.

İrfanda ideoloji yoktur, izm yoktur. İnsanlığa hitap vardır.

İzmler ve ideolojiler, insanlar arasındaki evrensel bilgeliği, geçişkenliği zedelemiştir.

Farklı bir dünya görüşünde olan filozoflar yeni ilim ve felsefe kaynakları bulduklarında hem ondan zevkle faydalanırlar hem de zihinsel olarak ışırlardı. Aynen Yunan düşüncesiyle karşılaşan Farabi, İbn-i Sina gibi. Ve daha önce Mısır kaynaklarıyla buluşan Yunan düşünürleri gibi.

Oysa günümüzde Batı düşüncesi ile bu alışverişi yapamıyorsunuz. Onunla haşır neşir olurken kalbiniz, gözünüz açılmıyor, size rahatsızlık verici bir ilham yayılıyor.

Son iki üç yüzyıllık süreçte ilim ve kültür yapıları, tüm insanlığa hitap edici bilgelik barındıran zihinsel bir süreç inşa edememiştir. Eskiden insanlar iktisadi anlamda iflas eder intihar eder, sevdiğine kavuşamaz canına kıyardı. İlimde ve sanatta intihar olmazdı. Modern çağda kültür ve uygarlık bunalımlarından ölen sanat ve düşünce adamları az değildir.  S. Plath, S. Yesenin, Beşir Fuat, İlhami Çiçek, Ziya Gökalp… modern Batı’nın ilim, sanat ve kültür anlayışına maruz kalıp ayakta duramayanlardır.


Y.T.