9 Ağustos 2019 Cuma

SEFERBER DERGİSİ & İSMET ÖZEL





Seferber Dergisi, son nüshasını (Temmuz - Ağustos 2019) İsmet Özel sayısı yaptı. İsmet Özel deyince akla ne gelirdi. Herkeste aslında farklı bir İsmet Özel muhayyilesi hakimdi.

İsmet Özel, şiiri bırakırken: ‘Yazacaklarımı Türkiye’de anlayacak zihin kalmadı’ mealinde bir şeyler söylemişti. Belki de haklıydı. Cemil Meriç de şiiri ‘Medeniyetin çocukluk çağlarının ürünü’ diyerek küçümsememiş miydi? Oysa yeni bir medeniyetin sıfır noktasına ancak şiirle başlanabilirdi. O kesif noktayı şiir ifade edebilirdi. Ve bu şiirle diğer yazın türlerinin akidevî temelleri atılırdı.

Şiir, milletlerin dünya tarihine bir teklif sunabilmelerinin ilk fişeğidir. Ülkü ve şevk zamanlarının ürünüdür. Daha doğrusu bu zamanların  telifidir. Şiir; sevgi, feragat ve hamle dönemlerine daha çok aittir.

Cemil Meriç, medeniyetin olgunluğunun nesirle yaşandığını söyler. 

İbn-i Haldun’a göre tesanüd (dayanışma) zindeleştikçe devleti, medeniyeti doğuran güç gürleşir; şiir de zaten en çok bu huruç devirlerinin  ürünüdür. Oysa devlet güçlendikçe tesanüd ihtiyacı azalır, fertleşme başlar. Tabii ki arkasından bir çürüme dönemi gelir. Nesir, şiire göre baş tacı edilir.

İsmet Özel şiiri bırakmakta haklıdır. Günümüz insanının şiirden uzaklaşmasının nedeni, çağımızın insanının geveze olması ve şiirin bu gevezeliği kabul etmemesidir.

Biliyorsunuz İsmet Özel, hasta oldu. Ameliyat lazım geldiği halde bunu reddetti. Ben tevekkül edeceğim, dedi. Devrin ademi bu eylemi anlayamaz. Aslında İsmet Özel’in bu yaptığı fıkha da aykırı. Ne yapalım. O da Hallac’ın günümüzdeki başka bir hali.  

Seferber’in bu sayısı, böylesi bir zâta ait. Bence okuyun. Her şey ölür ben (ruh) ölmem, deyin.


Y. Türk